MAHKEMESİ : Muğla 1. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 09/05/2013NUMARASI : 2007/423-2013/799Davacı S.. B.. vekili Avukat M.. C.. tarafından, davalılar A.. S.. vdl aleyhine 05/06/2007 gününde verilen dilekçe ile rücuen tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 09/05/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ile davalılardan A.. S.. vekili, A.. S.. vekili, H.. T.., R.. Y.. vekili, R.. B.. ve M.. K.. tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.1-Dava, kurum zararı nedeniyle rücuen alacak istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı ile davalılardan A.. S.., A.. S.., H.. T.., R.. Y.., R.. B.. ve M.. K.. tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, Muğla Devlet Hastanesinde ihale ile temizlik işlerini alan dava dışı şirketin SSK’ya olan prim borçlarıyla ilgili olarak, Muğla Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi'nin 2005/717 ve 2004/944 Esas sayılı dosyalarından görülen davaların davacı idare aleyhine sonuçlandığını, bu davalar devam ederken borçlu şirkete ait 16.000,00 TL tutarındaki kati teminatın 02/12/2004 tarihinde nakde çevrilerek SGK hesabına aktarıldığını ve bu arada yürürlüğe giren 5458 sayılı Sosyal Güvenlik Prim Alacaklarının Yeniden Yapılandırılması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun uyarınca Devlet Hastanesi tarafından 10.086,02 TL'nin kuruma ödendiğini belirterek; hazine zararının rücuen tahsilini talep etmiştir.Davalılar, davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır.Mahkeme, davalı kamu görevlilerinin kusurlarının/kusur oranlarının tespitinin mümkün olmadığını, zararın tamamı yerine, adaletli olmak yönünden yarısından sorumlu olduklarının kabulünün gerektiğini belirterek davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.Dosya kapsamında alınan 03/07/2009 tarihli bilirkişi raporunda; somut olayda idarenin objektif, genel bir kusurunun bulunduğu, davalı kamu görevlilerinin sübjektif kusurunun somutlaşmadığı, ortaya çıkan tüm zararın davalılara rücu edilmesinin yerinde olmadığı belirtilmiş, 23/01/2013 tarihli bilirkişi raporunda ise; kamu zararından, teminat mektubunun nakde çevrilmesine dair yazının hastaneye intikal ettiği tarihten, nakde çevrildiği tarihe kadar görev başında bulunan ita amirlerinin sorumlu olduğu, bu tarihten önce görevden ayrılan davalı R.. Y..’ın sorumluluğunun bulunmadığı yönünde görüş bildirilmiştir. Bilirkişi raporları denetime elverişli, somut olayı aydınlatmaya ve hüküm vermeye yeter nitelikte değildir. Davacı idarenin, davalılara yönelik sorumluluk gerekçeleri ile davalıların savunmalarını birlikte değerlendirerek, davalıların varsa sorumluluklarının kapsamını ve hazine zararının meydana gelmesindeki kusur oranlarını belirleyen, tarafların, mahkemenin ve Yargıtay’ın denetimine elverişli, önceki raporların bu husustaki eksiklik ve çelişkilerini gideren bir bilirkişi heyet raporu alınmalıdır. Açıklanan nedenle kararın bozulması gerekmiştir.2-Dava rücuen alacak istemine ilişkin olduğundan zararın doğmasına neden olduğu iddia edilen davalılardan her biri, yalnızca kendi kusuruna isabet eden miktardan sorumludur. Davalıların mahkemece takdir edilen zararın tamamından müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmaları doğru değildir. Davalıların sorumluluğuna gidilmesi halinde; rücuda teselsül olmaz ilkesi uyarınca bilirkişi heyeti tarafından belirlenen kusur oranına göre tazminata karar verilmelidir. Kararın bu yönden de bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda (1) ve (2) no'lu bentlerde gösterilen nedenlerle taraflar yararına BOZULMASINA, bozma nedenlerine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 27/11/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.