Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16030 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 15533 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacılar ... vdl vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... vd aleyhine 22/03/2001 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 12/07/2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı ... vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalı ...'in aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir. 2-Davalının diğer temyiz itirazına gelince; dava trafik kazasından kaynaklanan ölüm ve yaralanma nedeniyle tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili, davalı ...'in diğer davalı ...’e ait sevk ve idaresindeki araçla yaya olarak karşıdan karşıya geçmeye çalışan müvekkillerinden ... ve eşine çarptığını belirterek maddi ve manevi tazminat istemli eldeki davayı açmıştır. Davalı ... vekili, davacı ... ve ölen ...'ın hiçbir şekilde yaya geçidine müsait olmayan sadece araç trafiğine açık olan bir yerden karşıdan karşıya geçmeye çalışırken söz konusu kazanın meydana geldiğini, talep edilen tazminat miktarının zararlarının karşılanması için değil zenginleşmek için talep edildiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, davalı ...'in, kazadan 8 ay önce aracı ...’e sattığı, araç maliki olmadığı gerekçesi ile onun hakkındaki davanın reddine,alınan bilirkişi raporları doğrultusunda davalı ...'in 3/8 kusurlu olduğu benimsenerek davalı ... yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Borçlar Yasası'nın 47. maddesi gereğince yargıcın, özel durumları göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Takdir edilecek bu tutar, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 gün ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel durum ve koşullar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden yargıç, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde nesnel (objektif) ölçülere göre uygun (isabetli) bir biçimde göstermelidir. Davaya konu olayda, kusur durumu, olay tarihi ve yukarıda açıklanan ilkeler gözetildiğinde, hüküm altına alınan manevi tazminatlar fazladır.Daha alt düzeyde manevi tazminatlara hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, öteki temyiz itirazlarının ilk bentteki nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 08/10/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.