Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1598 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 18925 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacılar ... vdl. vekili Avukat ... vd. tarafından, davalı ... vd. aleyhine 05/01/2012 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; dava dilekçesinin yargı yolu bakımdan reddine dair verilen 11/07/2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere göre davacıların, davalı ...'ne yönelik temyiz itirazları reddedilmelidir.2- Davacıların, davalı ... .. İdaresi Genel Müdürlüğü'ne yönelik temyiz itirazlarına gelince;Dava, haksız eylem nedeniyle uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Yerel mahkemece, istem davalılar yönünden yargı yolu bakımından reddedilmiş; karar, davacılar tarafından temyiz edilmiştir. Davacılar vekili, davacılardan ...'ın, kaldırımda yürürken logar kapağının içine tek ayağının düşmesi sonucu bacağının sıkıştığını ve yaralandığını, standartlara uygun olmayan logar kapağı ve kaldırımdan dolayı davalıların sorumlu olduğunu belirterek, manevi zararlarının ödetilmesini istemiştir.Yerel mahkemece, davalılar yönünden idari yargı görevli olduğundan yargı yolu bakımından davanın reddine karar verilmiştir. Davalı...., bir kamu kurumudur ve ...’ne bağlıdır. Davalı kamu kurumu olup kamu hizmeti niteliğindeki çalışmalarını özel hukuk kuralları altında yapmaktadır. 6102 sayılı TTK’nun 16. maddesinde kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümleri dairesinde idare edilmek ve ticari şekilde işletilmek üzere devlet, vilayet, belediye gibi kamu tüzel kişileri tarafından kurulan teşekkül ve müesseselerin dahi tacir sayılacakları belirtilmiştir.Bu açıklamalar ışığında, davalı.... Genel Müdürlüğü'nün bir kamu kurumu olduğu ve kamu hizmeti yaptığı; ancak, çalışmalarında özel hukuk hükümlerine tabi bir anonim şirket olduğu ve tacir sıfatını taşıdığı benimsenmelidir. Bu gibi kuruluşların kendi aralarında ve üçüncü şahıslarla olan ilişkilerinden, haksız eylem niteliğindeki tutumundan kaynaklanan uyuşmazlıkların adli yargı yerinde çözümlenmesi gerekir. Bu yönde yargısal uygulamalar yerleşiktir. (HGK’nun 21.9.1983 gün ve 1980/11-2721; 1983/823 ile 29.11.1995 gün ve 1995/11-647; 1995/1043 sayılı kararları)Kaldı ki; idari yargı yerlerinde açılacak davalarda husumetin kimlere yöneltileceğine ilişkin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasası'nın 2. maddesi göre, idari yargı yerlerinde sadece ilgili idareye karşı dava açılabileceğinden, özel hukuk tüzel kişileri hakkında idare mahkemelerinde dava açılamaz. Davacı, özel hukuk tüzel kişisi olan davalıdan tazminat isteminde bulunduğuna göre davanın görüm ve çözüm yeri idari yargı yeri olmayıp adli yargı yeridir. Şu durumda, mahkemece, davalı .... Genel Müdürlüğü yönünden işin esasının incelenmesi gerekirken, yargı yolu bakımından, mahkemenin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin reddedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda (2) numaralı bentte gösterilen nedenle davalı .... Genel Müdürlüğü yönünden BOZULMASINA, davalı ...'ne yönelik temyiz itirazlarının yukarıda (1) numaralı bentte gösterilen nedenle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 04/02/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.