MAHKEMESİ : Asliye Hukuk MahkemesiDavacı ... vekili Avukat .. tarafından, davalılar ... ve diğerleri aleyhine 04/11/2013 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davalılardan ... bakımından davanın husumet nedeniyle reddine, davalılardan ... yönünden davanın kısmen kabulüne, davalılardan ... yönünden ise karar verilmesine yer olmadığına dair verilen 16/10/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılardan ... vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, yayın yoluyla kişilik haklarına saldırı iddiasına dayalı manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davalılardan ... bakımından davanın husumet nedeniyle reddine, davalılardan .. yönünden istemin kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm davalılardan .. . tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, davalıların sahibi ve haber müdürü olduğu televizyon kanalında 06/08/2013 tarihinde '' .. ''... iki kızı örgüt pençesinde, biri terör örgütünün halen üyesi. Diğeri ise cezaevinde. Acılı baba çocuğunun cezaevinde kendisi ile görüşmemesi için tehdit edildiğini söylüyor.'' şeklindeki ifadelere yer verildiğini, bu haber ile hakkında başlatılmış bir soruşturma dahi bulunmadığı halde örgüt üyesi olarak gösterildiğini, aynı haberin davalıya ait internet sitesinde de yayınlandığını, haberdeki gerçeğe aykırı ifadeler nedeniyle kişilik haklarının zarar gördüğünü belirterek uğramış olduğu manevi zararın tazminini istemiştir.Davalılar, dava konusu haberde davacının adının geçmediğini ayrıca haberin ... tarafından kanallara gönderilen .. kayıtlarından oluşturulduğunu, haberin gerçek ve güncel olduğunu, davacının kişilik haklarına saldırı içermediğini savunarak davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuşlardır.Mahkemece, davacının babasının sadece cezaevinde olan kızından bahsettiği, davacı olan diğer kızıyla ilgili bir beyanda bulunmadığı, haberde davacıya yönelik açıklamaların gerçekliğinden bahsedilemeyeceği ve davacının kişilik haklarının zarar gördüğü gerekçesiyle davalı şirket yönünden istem kısmen kabul edilmiştir.Basın özgürlüğü, Anayasa'nın 28. maddesi ile 5187 sayılı .. 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır. Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir. Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasa'nın .. bölümü ile ... 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.Dava konusu haber,.. tarafından toplumu bilgilendirmek amacıyla hazırlanan görüntülerden faydalanılarak yapılmıştır. Bu kapsamda davacının babasının beyanlarına yer verilmiştir. Haberde davacının ismi geçmemektedir. Habercilik tekniği gereği toplumun ilgisini çekecek nitelikte ifadeler kullanılmış olup davacı ile ilgili kısım ayrıntı niteliğindedir.Şu durumda, dava konusu haber güncel ve görünür gerçekliğe uygun olup özle biçim arasındaki denge bozulmamıştır. Mahkemece açıklanan olgular gözetilerek istemin tümden reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulü doğru görülmemiş ve kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalılardan... öteki temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına ve temyiz eden davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 11/02/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.