MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... vd. aleyhine 23/06/2011 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 13/07/2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı ... vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.Dava, trafik kazasına dayalı haksız eylem nedeni ile uğranılan maddi ve manevi zararların ödetilmesi istemlerine ilişkindir. Mahkemece istemin kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.1-Yargılamanın son oturumunda hüküm olarak “1.492 TL (KDV hariç) üzerinden maddi tazminat davasının kabulüne” karar verilmişken, daha sonra yazılan gerekçeli kararda “1.761 TL (KDV dahil) üzerinden maddi tazminat davasının kabulüne” şeklinde hüküm kurulmuş ve böylece kısa kararla gerekçeli karar arasında maddi tazminat miktarı konusunda açık bir çelişki ortaya çıkmıştır.Böyle bir durumun bozma nedeni oluşturacağına ve bozmadan sonra mahkemenin önceki kısa kararla bağlı olmaksızın çelişkiyi giderme koşuluyla vicdani kanaatine göre karar verebileceğine, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nca 10/04/1992 gün ve 7/4 sayıyla karar verilmiştir. Yerel mahkemece yapılacak iş, önceki kısa kararla bağlı olmaksızın, kısa karara uygun olarak gerekçesini yeniden düzenlemek veya gerekçeye uygun nitelikte yeni bir kısa karar oluşturmak ve bu şekilde kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişkiyi gidermektir. Şu halde, kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişkinin giderilmesi için kararın bozulması gerekmiştir.2-Davacı taraf, dava dilekçesinde, zararın davalılardan müteselsil sorumluluk esasına göre ödetilmesini talep etmemiştir. Şu halde, davalı ...'in diğer davalı ile birlikte müştereken sorumlu tutulması gerekirken, HMK'nun 26. maddesinde belirtilen hakimin taleple bağlı olduğu ilkesini ihlal eder şekilde müteselsilen sorumlu tutulması doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.3-Davacı taraf, dava dilekçesinde, manevi tazminat istemi yönünden faiz talebinde bulunmamıştır. Şu halde, anılan tazminat istemi yönünden faize hükmedilmemesi gerekirken, HMK'nun 26. maddesinde belirtilen hakimin taleple bağlı olduğu ilkesini ihlal eder şekilde faize hükmedilmesi doğru değildir. Kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda (1, 2 ve 3) sayılı bentlerde gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 07/10/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.