Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15860 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 11048 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : İzmir 3. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 17/04/2014NUMARASI : 2008/503-2014/157Davacı-karşı davalı C.. B.. vekili Avukat R.. Ş.. K.. tarafından, davalı-karşı davacı N.. G.. aleyhine 18/02/2009 ve 03/12/2008 gününde verilen dilekçe ile karşılıklı manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın ve karşı davanın husumet nedeniyle reddine dair verilen 17/04/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı-karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.Asıl ve birleşen davalar, haksız eylem nedeniyle uğranılan manevi zararların ödetilmesi istemlerine ilişkindir. Mahkemece, pasif husumet yokluğundan davaların reddine karar verilmiş; hüküm, davalı-birleşen dosya davacısı tarafından birleşen dava yönünden temyiz edilmiştir.Birleşen dosya davacısı, Devlet Hastanesinde röntgen teknisyeni olarak görev yaptığını, hasta olduğundan dolayı aynı yerde doktor olarak çalışan davalıya muayene olduğunu, tedavi esnasında davalının cinsel tacizine maruz kaldığını belirterek, manevi tazminat isteminde bulunmuştur.Mahkemece, davalının görev kapsamında yapmış olduğu eylemden dolayı kendisine husumet yöneltilemeyeceğinden bahisle istemin reddine karar verilmiştir.Anayasa m. 129/5’te, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davalarının, ancak idare aleyhine açılabileceği benimsenmiştir. Ne var ki; bu kural mutlak olmayıp, idari yetkilerin kullanılma alanıyla, eş anlatımla, idari işlem ve eylem niteliğini yitirmemiş davranışlarla sınırlıdır. Özellikle, haksız eylemlerde (fiili yol); kamu görevlisinin, Anayasa’nın bu güvencesinden yararlanma olanağı bulunmamaktadır. Somut olayda, davalının davacıya açıkça cinsel tacizde bulunduğu ileri sürülmüştür. Kamu görevlilerinin bu türden suç teşkil eden eylemleri kişisel kusur oluşturur ve hiç bir biçimde görevle ilişkilendirilemez. Bu sava dayanan davaların, Anayasa m.129/5 kapsamında değerlendirilmesi de mümkün değildir.Şu halde, kamu görevlisinin kişisel kusuruna dayalı birleşen dosyadaki davada davalıya husumet tevcih edilebileceği benimsenmelidir. Mahkemece, işin esasının incelenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda gösterilen nedenle birleşen dosya yönünden BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 24/11/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.