MAHKEMESİ : İstanbul 11. Sulh Hukuk MahkemesiTARİHİ : 28/05/2013NUMARASI : 2012/133-2013/630Davacı B.. İ.. tarafından, davalı A.. Ö.. aleyhine 25/01/2012 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 28/05/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırıdan dolayı uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Yerel mahkemece, açılan davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, 24/08/2010 tarihli S.. G... Gazetesi'nde davalı tarafından " U.. D.. U.. başlıklığı altında “... Bu abla ne içtiyse bize de söylesin, inanın hayat onun tarafından çok acayip gözüktü gözüme... Duydunuz mu bilmiyorum, hemen duyurmak istiyorum B.. İ.. diye bir kadın kalkmış D.. A..'a dava açmış. Sebep ne? Hazır mısınız? Sebep; D.. A..'ın geçen seneki Tozpembe klibinde B.. İ..'in dans figürlerini ve mimiklerini çalmasıymış. Nerede eşsiz figürler? ... Dünyanın en fazla dansı taklit edilen rahmetli insan Michael Jackson bile kimseciklere dava açmamışken bu abladaki gönül kırgınlığı, dansına sahip çıkma isteği nedir ki?… hemen google'a yazdım “D.. A.. toz pembe video”şöyle bir alıcı gözle izleyelim de Bilge İbibik kişinin derdini anlayalım diye... Tozpembe delilik....Yani bir kadın çıkıp hiç üşenmeden, hiç gocunmadan, hiç kendine saygısını falan yitirmeden Benim dans figürlerimi ve mimiklerimi çaldı başlığı ile dava açabiliyor. Bir kadın sırf bu yüzden Toz pembe klibini izlerken sinir krizleri geçirdiğini beyan edebiliyor ve gerçekten de sinir krizi geçiriyor... Mimik ne zamandan beri çalınan şeyler kategorisine girdi?“ şeklinde köşe yazısı kaleme alındığını sarfedilen sözlerin kişilik haklarına saldırı mahiyetinde olduğunu iddia ederek uğradığı zararın ödetilmesini istemiştir.Davalı, haberin ünlü şarkıcı D.. A..'ın toplumun ilgisi dahilinde bir kişi olması ve davacı iddialarının mahiyeti itibariyle basın yayın organlarında genişçe yer bulduğunu, kamuoyuna yansıyan, görünen gerçekliğe uygun bu olayın değerlendirilerek, Anayasaya ve yasalarca korunan basın ve ifade özgürlüğünün sınırları dahilinde okuyucuyla paylaşıldığını beyanla, davanın reddini savunmuştur.Yerel mahkemece, yayının içerik olarak davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu gerekçesiyle istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.Basın özgürlüğü, Anayasanın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Yasasının 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikleiçinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır.Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması,genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir.Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda,basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasanın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanununun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.Yerel mahkemece açıklanan olgular gözetilerek, davaya konu köşe yazısının, yayımlandığı gündeki davacının söz konusu klip sahibi hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunmasına dair gündeme ilişkin olduğu, yazı bir bütün olarak incelendiğinde kişilik haklarına saldırı bulunmadığı ve eleştiri içerikli olduğu, bazı ifadeler abartılı da olsa eleştiri sınırları içerisinde kaldığı, kullanılan dil ile yazının özünün birbirine uyumlu olduğu hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılarak istemin tümden reddedilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçe ile davalının manevi tazminatla sorumluluğuna karar verilmesi usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 17/11/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.