Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 154 - Karar Yıl 2017 / Esas No : 12324 - Esas Yıl 2016
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacılar ... (.......) ve diğerleri vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 06/.../2010 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 30/05/2016 günlü kararın Yargıtay’ca adli yardım talepli olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. 6100 sayılı HMK madde 334'de ''(...) Kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, gereken yargılama veya takip giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olan kimseler, iddia ve savunmalarında, geçici hukuki korunma taleplerinde ve icra takibinde, taleplerinin açıkca dayanaktan yoksun olmaması kaydıyla adli yardımdan yararlanabilirler. (...) Kamuya yararlı dernek ve vakıflar, iddia ve savunmalarında haklı göründükleri ve mali açıdan zor duruma düşmeden gerekli giderleri kısmen veya tamamen ödeyemeyecek durumda oldukları takdirde adli yardımdan yararlanabilirler. (...) Yabancıların adli yardımdan yararlanabilmeleri ayrıca karşılıklılık şartına bağlıdır.'' hükmü getirilmiştir. Aynı kanun madde 336'da ise ''(...) Talepte bulunan kişi, iddiasının özeti ile birlikte, iddiasını dayandıracağı delilleri ve yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali duruma ilişkin belgeleri mahkemeye sunmak zorundadır. (...) Kanun yollarına başvuru sırasında adli yardım talebi bölge adliye mahkemesine veya Yargıtaya yapılır. (...) Adli yardım talebine ilişkin evrak, her türlü harç ve vergiden muaftır.'' şeklinde düzenleme yapılmıştır. Dilekçeye ekli ve dosyadaki bilgi ve belgelerden, davacıların yukarı belirtilen kanun hükmünün öngördüğü şartları taşıdığı anlaşıldığından, adli yardım talebinin kabulüne karar verilerek işin esasının incelemesine geçildi.Dava, haksız eylem nedeni ile uğranılan maddi ve manevi zararın giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece istem reddedilmiş; karar, davacılar tarafından temyiz edilmiştir.Davacılar, murisleri ...’ın çalıştığı iş yerinden gelen telefon üzerine akaryakıt tankında meydana gelen arızayı gidermek için iş yerine gittiğini, arızalı tankı incelediği sırada tankın patlaması nedeniyle murislerinin öldüğünü belirterek, uğradıkları maddi ve manevi zararlarının giderilmesini talep etmişlerdir.Davalı, davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.Mahkemece, 03/03/2015 tarihli bilirkişi raporu benimsenerek davalının olayda kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Dosya kapsamındaki kayıt ve belgelerden; muris ...’ın dava dışı ... ... ... .... San ve Tic. Ltd. Şti.'ye ait iş yerinde bekçi olarak çalışmakta iken, 31/.../2004 tarihinde sobaya dökülen yanıcı maddenin alev alması sonucu çıkan yangında vefat ettiği, ... Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından olayın iş kazası olduğunun ve işverenin dava dışı ........... Nak. San ve Tic. Ltd. Şti. olduğunun tespit edildiği, ........ .... Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2010/42 esas 2010/244 karar sayılı dosyasında davalı ...'ın işyeri sahibi olduğu kabul edilerek taksirle ölüme neden olma suçundan erteli adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği ve bu kararın onanarak kesinleştiği, Ceza Mahkemesince alınan 31/05/2007 tarihli Bilirkişi kusur raporunda ... ... Müdürlüğünce düzenlenen 09/08/2004 tarihli lisans belgesinde dava dışı ........... Nak. San ve Tic. Ltd. Şti.'nin ortaklarının davalı ... ile dava dışı ... .... ve .... ... oldukları belirtildiğinden, bu kişilerin işveren kabul edilerek zararlandırıcı olayın meydana gelmesinde işverenlerin % 30, maktüllerin % 70 oranında kusurlu bulunduklarının belirtildiği, yine Ceza Mahkemesince alınan .../06/2007 tarihli üç kişilik bilirkişi raporunda, dava dışı ........... Nak. San ve Tic. Ltd. Şti. yetkililerinin % 50, maktüllerin % 50 oranında kusurlu bulunduklarının belirtildiği, ........ .... İş Mahkemesinin hükme esas alınan 03/03/2015 tarihli bilirkişi raporunda ise, davalının olayda kusurunun bulunmadığı, ölenin ve davalının ortağı olduğu şirketin ayrı ayrı % 50 kusurlu olduklarının belirtildiği anlaşılmaktadır.Gerek dava dosyası kapsamından gerekse ceza dosyası kapsamından, davalının ceza mahkemesince alınan bilirkişi raporu doğrultusunda tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu yangına sebebiyet vererek ölüme neden olma suçundan erteli adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği ve bu kararın onanarak kesinleştiği anlaşılmaktadır.Borçlar Kanununun 53. maddesine göre (....m.74) hukuk hakimi kusurun olup olmadığına karar vermek için ceza hukukunun sorumluluğa dair hükümleri ile bağlı olmadığı gibi, kusurun takdiri ve zarar miktarının belirlenmesi konusunda da ceza mahkemesi kararı ile bağlı değildir. Ancak Ceza Mahkemesinin mahkumiyet kararındaki, fiilin hukuka aykırılığını ve illiyet bağını saptayan maddi olaya ilişkin kabul, hukuk hakimini de bağlar. Şu halde, iş yerinde meydana gelen ölüm olayında ceza mahkemesinde belirlenen maddi olgulardan anlaşılacağı üzere, davalının da kusurlu olduğu sabittir. Ceza mahkemesince belirlenen maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. Hal böyle olunca, meydana gelen olayda davalının kusur oranı tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken davanın tümden reddine karar verilmesi doğru olmamış ve bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA .../01/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.