...Davacı-k.davalı ... vekili ... tarafından, davalı-k.davacı ... aleyhine 07/07/2010 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın reddine dair verilen 20/09/2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı-karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalı-karşı davacının, karşı davaya yönelik temyiz itirazları reddedilmelidir. 2-Davalı-karşı davacının, asıl davaya yönelik temyiz itirazlarına gelince;Dava, haksız fiile dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir. Yerel mahkemece, asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davalı-karşı davacı tarafından temyiz edilmiştir.Davacı-karşı davalı, kooperatif yönetiminin yaptığı usulsüzlüklere ve yasaya aykırı uygulamalarına karşı çıktığı için, yönetici olan davalı-karşı davacının, şahsı ile ilgili gerçek dışı ve hakaret içerikli beyanlarda bulunduğunu belirterek, manevi tazminat isteminde bulunmuştur.Davalı-karşı davacı, dava dilekçesinde ileri sürülen iddiaların gerçek dışı olduğunu, tam aksine karşı tarafın kendisine iftira atıp hakarette bulunduğunu belirterek, davanın reddini savunmuş, karşı davasında ise manevi tazminat isteminde bulunmuştur.Yerel mahkemece, davalının, davacı hakkında yolsuzluk iddiasında bulunarak, davacının kişilik haklarına saldırıda bulunduğu kabul edilerek asıl davanın kısmen kabulüne, bunun haricinde tarafların birbirlerine sarf ettikleri sözlerin eleştiri mahiyetinde olduğu kabul edilerek, karşı davanın reddine karar verilmiştir. Dosya kapsamından, davanın taraflarının aynı kooperatifin üyesi olup aynı sitede oturdukları, davacının bir dönem kooperatif-site yönetiminde aktif olarak görev yaptıktan sonra bu görevini yönetime yeni seçilen davalıya bıraktığı anlaşılmaktadır. Tarafların yönetim seçimlerinde birbirlerinin rakibi olmaları, seçimi kazanan tarafın önceki yönetim döneminde yapılan uygulamaları eleştirmesi, usulsüzlük yapıldığını düşündüğü iş ve eylemlerden dolayı şikayet hakkını kullanması, seçimi kaybeden tarafın da muhalefet yapmaya başlamasından dolayı taraflar arasında karşılıklı atışmaların yaşandığı, tarafların sürekli olarak yönetim sürecindeki tutum ve davranışlarından dolayı birbirleri aleyhine açıklamalarda bulundukları, bu nedenle aralarında ciddi bir husumet meydana geldiği, bu hal ve şartlar altında tarafların birbirleri ile ilgili yaptıkları açıklamaların, çekilen mesajın yaşadıkları bir takım sorunları dile getirmek amacına yönelik olduğu, sert eleştiri mahiyetindeki bu sözlerde hukuka uygunluk sınırları aşılmadan, eleştiri hakkının kullanıldığı, doğrudan hakaret oluşturacak bir ifadenin de bulunmadığı kabul edilmelidir. ...Şu halde, dava konusu ifadelerin amacı, kullanıldığı yer ve ifade ediliş tarzı ile tarafların içerisinde bulundukları ruh hali dikkate alındığında, kişilik haklarına saldırı teşkil eden bir durum bulunmadığı benimsenerek, asıl davanın da tümden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kısmen kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan asıl davaya yönelik kararın yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, karşı davaya yönelik temyiz itirazlarının yukarıda ilk bentte açıklanan nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 30/09/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.