Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15368 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 17218 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Sulh Hukuk MahkemesiDAVACILAR : 1-... 2-... DAVALILAR : 1-... vekili Avukat ... 2-...Davacılar ... vd vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... vd aleyhine 15/09/2009 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 30/05/2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.2-Davacıların diğer temyiz itirazlarına gelince;Dava, trafik kazası nedeniyle yaralanmadan ve aracın maddi hasara uğramasından dolayı uğranılan maddi ve manevi zararların ödetilmesi istemlerine ilişkindir. Yerel mahkemece, davalı ... hakkındaki istemin husumet yönünden reddine, diğer davalı hakkındaki istemin kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacılar tarafından temyiz edilmiştir.Davacılar, kazaya neden olan sürücü ve araç kayıt malikini dava ederek, davacı ... yaralanması ve aracın maddi hasara uğraması nedeniyle uğradıkları maddi ve manevi zararların ödetilmesini istemişlerdir. Davalılar, haksız ve yersiz açılan davanın reddini savunmuşlardır. Yerel mahkemece, davalılardan ... hakkındaki istem, şahsın araç kayıt maliki olmasının ötesinde, işleten sayılmasını gerektirecek fiili bir tasarrufunun bulunmadığından bahisle husumet yönünden reddedilmiş; işleten olarak kabul edilen diğer davalı hakkındaki istem ise kısmen kabul edilmiştir.Zarara sebebiyet veren kazaya karışan araç, trafikte davalı ... adına kayıtlıdır. Davacılar, bu kaydı esas alarak davalarını işleten sıfatıyla ona da yöneltmişlerdir. 2918 sayılı...3 ve 19. maddeleri hükümlerine göre trafik kaydı “işleteni” kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak trafik kaydına rağmen işletenliğin üçüncü kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir yasa hükmü yoktur. İşletenlik trafik kaydı adına olan kişiden mülkiyeti muhafaza kaydı ile satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süre ile kiralanması, ariyeti veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişiye geçmiş olur. Bu bakımdan işletenliğin kayda rağmen başkasına geçmiş bulunduğu her zaman ispatlanabilir. Fakat bu konuda getirilecek delillerin üçüncü kişileri bağlayabilecek nitelikte ve güçte olması, özellikle zarara uğrayanların haklarını halele uğratacak bir sonuç yaratmaması şarttır. ...Öte yandan Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 299. maddesindeki (6100 sayılı HMK m.215) esaslar birbiriyle hiç bağlantısı bulunmayan, birbirine karşı tam anlamıyla üçüncü kişi durumunda bulunan kişiler hakkında uygulama alanı bulamaz. Çünkü haksız eylemden zarar gören kişi, üzerinde işletenlik niteliği bulunmayan kişinin hukuki halefi değildir. Ancak özellikle trafik olaylarına karışan araçların oluşturdukları zararların ödetilmesini imkansız kılmak için olaydan sonra muvazaalı olarak eski tarihle düzenlenen sözleşmelerden, bu sözleşmelerde üçüncü kişi durumunda bulunan mağdurların zarara uğramasını önlemek amacıyla bu gibi belgelerin onlara karşı hüküm ifade edebilmesi için sözü edilen maddede öngörülen koşulların kıyasen aranması hakkaniyete uygun düşmektedir. Nitekim Yargıtay'ın uzun yıllardan beri uygulaması bu doğrultudadır.Dosya kapsamı ile ceza dosyası içerisindeki ruhsat fotokopisi ve sigorta poliçesi dikkate alındığında, davalı ...'nın araç maliki olduğu anlaşılmaktadır. Adı geçen davalı, aracı satmak üzere 06.06.2009 tarihinde diğer davalı ...'e teslim ettiğine dair adi yazılı bir belge sunmuş, bunun haricinde aracın işleteni olmadığına dair herhangi bir delil ve belge ibraz etmemiştir. Şu halde, davalı ..., başka bir kişinin aracını kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işletenliğini ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğunu geçerli delillerle ispatlamış değildir. Bu yönün adi yazılı belge ile doğrulanması yukarıda anılan ilke karşısında davacıların hukukunu etkilemez. Yerel mahkemece, davalı ... yönünden davaya bakılmak gerekirken husumet yönünden reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) nolu bentte gösterilen nedenle BOZULMASINA, davacıların diğer temyiz itirazlarının (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 30/09/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.