Davacı Gürsel vekili tarafından, davalı Zafer ve diğeri aleyhine 16.04.2008 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 20.10.2011 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı Zafer vekili ile davalı Murat vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.2- Davalıların diğer temyiz itirazına gelince; dava, trafik kazası nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Yerel Mahkemece, istemin kısmen kabulüne dair verilen karar, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.a- Davacı Gürsel dava dilekçesinde; fazlaya dair hakkını saklı tutarak, davaya konu trafik kazası nedeniyle tedavi ve evde bakıcı ücreti olarak 25000 TL ile yaralanması nedeniyle uğradığı 75000 TL manevi tazminatın ödetilmesin! istemiştir. Davacının maluliyet zararına yönelik istemi bulunmadığına göre mahkemece maluliyet zararına yönelik hesaplama yapılarak belirlenen miktarın hüküm altına alınmış olması doğru değildir. Bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.b- Davacı, davaya konu trafik kazasında yaralandığını belirterek bakıcı giderinin ödetilmesini istemiş, yerel mahkemece davacının tedavi gördüğü sürede bakıcıya ihtiyaç duyacağı belirtilerek "brüt asgari ücret" üzerinden yapılan hesaplama sonucu belirlenen bakıcı gideri hüküm altına alınmıştır. "Net asgari ücretin yarısı" esas alınarak hesaplanacak bakıcı giderinin hüküm altına alınması gerekirken yazılı şekilde yapılan hesaplamaya göre belirlenen miktara karar verilmiş olması doğru değildir. Bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.c- Borçlar Yasası'nın 47. maddesi gereğince yargıcın, özel durumları göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Takdir edilecek bu tutar, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 gün ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel durum ve koşullar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden yargıç, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde nesnel (objektif) ölçülere göre uygun (isabetli) bir biçimde göstermelidir.Davaya konu trafik kazasının oluş biçimi, davalının kusur durumu, kaza tarihi ile yukarıda gösterilen ilkeler gözetildiğinde davacı yararına hüküm altına alınan manevi tazminat tutarı fazladır. Davacı yararına daha alt düzeyde manevi tazminata karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir. Bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.d- Davaya konu trafik kazası nedeniyle A... Sigorta Anonim Şirketi tarafından 03.05.2006 tarihinde 1846,56TL ve 11.07.2007 tarihinde 2423,62TL ödeme yapıldığı, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda yapılan bu ödemelerin güncellenmeden tazminat miktarından mahsup edildiği anlaşılmaktadır. Tazminatın denkleştirilmesi prensibi uyarınca sigorta ödemesinin yapıldığı tarih ile zarar hesabının yapıldığı tarih arasında işleyen yasal faiz hesaplanarak sigorta ödemesi güncellenmeli ve güncellenmiş bu hali tazminat miktarından mahsup edilmelidir. Yerel Mahkemece eksik ve hüküm kurmaya yeterli bulunmayan bilirkişi raporunun hükme esas alınarak karar verilmiş olması doğru değildir. Bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda (2/a, b, c, d) numaralı bentte açıklanan nedenle davalılar yararına (BOZULMASINA), davalıların diğer temyiz itirazlarının (1) numaralı bentte açıklanan nedenle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 17.10.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.