Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 15349 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 17620 - Esas Yıl 2012
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı .... aleyhine 26/08/2011 gününde verilen dilekçe ile basın yoluyla kişilik haklarına saldırıdan dolayı manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 13/06/2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ve davalılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırıdan dolayı uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Yerel mahkemece istemin bir bölümü kabul edilmiş; karar, davacı ve davalılar vekili tarafından temyiz olunmuştur.Dava konusu haberler, ....'nin 10-16 Ağustos 2011 nüshasında yayınlanmıştır. “Sermaye mi, Halk mı?” başlıkları kullanılan haberde ,''.....’ ı bilirsiniz. Hortumladığı milyar dolarlara rağmen kendini iflas etmekten kurtaramayan iş ve siyaset adamı. Biliyorsunuz borçları nedeniyle bir dönem tüm mal varlığına el konulmuştu.Sonraları kaybettiği servetine yeniden kavuşmak amacıyla ....yöneticilere bıkıp usanmadan yaptığı ısrarlı ziyaretlerle tanındı.Gariban bir işportacının bile el konulan birkaç parça malını kurtaramadığı bir ülke de ... her kimi nasıl ikna etti bilinmez tüm mal varlığını yeniden almayı başardı. Sadece birilerini ikna etmek ve malını geri almakla kalmadı tabi; uzun bir süre “ hak yerini buldu” türünden yoğun ziyaretlere muhatap oldu.Ancak söz vermesine rağmen borcunu hiçbir zaman ödememişti. Herhalde birilerini ikna ederek uygun bir “ rant” yoluyla kendi kasasına hiç dokunmadan borcu kapatabilmeyi umuyordu ! Nitekim umduğu gibi (!) de oldu.. Gerisini gazetemizin manşetten verdiği haberlerden takip etmişsinizdir herhalde. Habere göre .... inanılmaz bir aymazlıkla, milyar dolarlık bir borcun millet sırtından ödenmesine (hortumlanmasına) fırsat veren kişiye özel “rant” kapısını sonuna kadar açıvermiş... Üstelik bununla da yetinilmemiş... Başka birileri de ... nezdinde bizzat takipçilik yaparak çıkabilecek muhtemel pürüz” leri gidermeye çalışmış” ifadelerine yer verilmiştir. Davacı, davaya konu yayının gerçek olmayıp asılsız iddia ve ithamları ile kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu gerekçesi ile manevi tazminat ödetilmesini istemiştir.Davalı, haberin yapıldığı tarih itibari ile davacı ile ilgili olarak ulusal ve yerel basında pek çok haber yapıldığı, yapılan haberin daha çok davacının borçlu kimliği üzerinde yoğunlaştığı, haberde gerçeklik, toplumsal ilgi, güncellik, özle biçim arsındaki denge unsurlarının tamamının mevcut olduğu ve davanın reddi gerektiğini savunmuştur....... maddesinde düzenlenen basın özgürlüğü ve bu özgürlüğün getirdiği ayrıcalıklar sınırsız olmayıp basın özgürlüğünün özel hukuk alanındaki sınırı Medeni Yasa'nın 24 ve Borçlar Yasası'nın 49. maddelerinde anlamını bulan kişilik haklarının korunmasına ilişkin düzenlemelerdir. Borçlar Yasası'nın 49. maddesi gereğince basının sorumlu tutulabilmesi için; yayın ya da eleştirinin kişilik haklarını zedelemesi, bu zedelemenin manevi bir zarar doğurması, kişilik haklarına saldırı ile gerçekleşen zarar arasında uygun nedensellik bağı bulunması, kişilik haklarına saldırının hukuka aykırı olması ve hukuka aykırılığı ortadan kaldıran hukuka uygunluk nedenlerinin bulunması gerekir.Hukuka uygunluk nedenleri veya hukuka aykırılığı ortadan kaldıran nedenler ise; gerçeklik, güncellik, kamu yararı ve toplumsal ilgi gibi öze ilişkin koşulları ve konu ile anlatım arasında düşünsel bağlılık, anlatım ve sergilenişteki ölçülülük niteliğindeki biçime ilişkin koşullardır. Yayımlanmasında kamu yararı bulunan gerçek ve güncel bir haberin ya da eleştirinin özle biçim arasında denge kurularak yayımlanması durumunda hukuka aykırılık ortadan kalkar ve artık basın sorumlu tutulamaz.Dava dosyasının incelenmesinde; basında ....davacının mallarına el koyduğuna ilişkin haberlere yer verildiği ve bankalarda yapılan dolandırıcılığa ilişkin yayınlanan haberlerde ve kitap yayınında davacının isminin de yer aldığı anlaşılmaktadır. Şu durumda, dava konusu yazıların görünür gerçekliğe uygun olduğu,davacının iş ve siyaset hayatındaki kimliği nazara alındığında yazının eleştiri sınırları içerisinde kaldığı ve yayının hukuka aykırılığından söz edilemeyeceği sonucuna varılarak istemin tümden reddi yerine bir bölümünün kabulü doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle davalılar yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına ve temyiz eden davalılardan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 30/09/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.