Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15162 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 14410 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Bakırköy 8. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 05/03/2013NUMARASI : 2010/462-2013/103Davacı M.. U.. vekili Avukat S.. Y.. tarafından, davalılar A.. K.. vdl aleyhine 15/10/2010 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 05/03/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılar Y.. D.. ve A.. K.. vekili Avukat A.. P.. tarafından tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. 1-Davalı Y.. D..'in temyiz itirazı yönünden;Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırıdan dolayı uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece istemin bir bölümü kabul edilmiş; karar, davalılar Y.. D.. ve A.. K.. tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, ... Gazetesi'nin 25/11/2009 günlü sayısında Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nda görevli subaylara şantaj yapan bir çetenin faaliyetlerini konu alan haberde çeteyle hiçbir ilgisi olmadığı halde isminin geçirildiğini, haber verme sınırlarının aşılarak kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu, basın meslek ilkeleri ile bağdaşmayan gerçeğe aykırı mahiyette olan haber nedeni ile manevi tazminat ödetilmesini istemiştir.Davalılar, haberin tümünün gerçek olduğunu, iddianame kapsamında savcılık tarafından elde edilen belgelere dayanılarak haberin hazırlandığını, iddianamenin ekinde bulunan belgede geçen bilgilerin haber yapıldığını, haberin en azından görünür gerçeğe uygun olduğunu, davalılardan A.. K..'nun sorumlu yazı işleri müdürü olup hukuki sorumluluğunun bulunmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.Mahkemece, davaya konu haberde basın ilkelerinin ihlal edildiği, davacının kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu kabul edilerek istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Basın özgürlüğü, Anayasa'nın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Yasası'nın 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır.Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir. Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasanın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanunu'nun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.Dava konusu haberde anlatılan olaylar, adli nitelikte belgelerden elde edilmiş bilgilerden ibarettir. Esasen taraflar arasında bu konuda ihtilaf bulunmamakta olup davacıda habere konu edilen soruşturma dosyasının esasıyla ilgisi olmamasına rağmen haberde isminin geçirilmesinin kişilik haklarına saldırı oluşturacağını iddia etmiştir. Dava konusu yayın tarihinde, kamu oyunda Kafes eylem planı ismiyle bilinen soruşturma dosyası derdest olup toplumun ilgisini yakından çekmektedir. Davacının isminin geçtiği belgeler iddianamenin ekinde bulunmakta ve iddianamede de davacının isminin baş harfleri yazılarak olaylar anlatılmaktadır.Şu durumda, dava konusu haberlerin güncel ve görünür gerçekliğe uygun olduğu, toplumun bilgi edinme, basının haber verme hakkı kapsamında kaldığı, habere yönelik toplumsal ilginin bulunduğu, adli bir olayın gazetecilik tekniği gereği okuyucunun ilgisini çekecek nitelikte aktarıldığı, özle biçim arasındaki dengenin bozulmadığı, demokratik toplum tarafından meşru sayılabilecek nitelikte, basın özgürlüğüne getirilmesi gereken bir sınırlamanın gerekli olmadığı, davacının kişilik haklarına bir saldırı bulunmadığı sonucuna varılarak istemin tümden reddine karar verilmesi gerektiğinden kararın bozulması gerekmiştir. 2-Davalı A.. K..'nun temyiz itirazı yönünden;5187 sayılı Basın Yasası'nın 13. maddesi gereğince basılmış eserler yoluyla işlenen fiillerden doğan maddi ve manevi zararlardan dolayı süreli yayınlarda, eser sahibi ile yayın sahibi ve varsa temsilcisi müştereken ve müteselsilen sorumlu olup hukuki sorumlular arasında sorumlu yazı işleri müdürü bulunmamaktadır.5187 sayılı Basın Yasası'nın 2/c maddesi gereğince süreli yayın niteliğindeki dava konusu haberin yayımlandığı 20/05/2012 günlü gazetenin sorumlu müdürü olan davalı A.. K..'na 5187 sayılı Basın Yasası'nın 13. maddesi gereğince husumet yöneltilemeyeceği gözetilerek, hakkında davanın husumet yönünden reddedilmemiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın (1) no'lu bette gösterilen nedenle davalı Y.. D.. yararına, (2) no'lu bentte gösterilen nedenle davalı A.. K.. yararına BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 13/11/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.