MAHKEMESİ : İstanbul 16. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 11/06/2013NUMARASI : 2012/173-2013/418Davacı T...-Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu vekili Avukat F. Ö.. tarafından, davalılar M.. S.. vd. aleyhine 29/02/2012 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 11/06/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırıdan dolayı uğranılan manevi zararın giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.Dava konusu haber, Aydınlık gazetesinin 28/03/2011 tarihli nüshasında "Fethullahçılar devlet yardımının peşinde !" başlığı altında yayımlanmıştır. Basın özgürlüğü, Anayasa’nın 28. maddesinde ve 5187 sayılı Basın Yasası’nın 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemede basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin nedeni; toplumun sağlıklı, mutlu ve güven içinde yaşayabilmesi içindir. Bunun için de kişinin, dünyada ve özellikle içinde yaşadığ?? toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması gerekmektedir. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma, yönlendirme yetki ve sorumluluğuna sahiptir. Bu nedenle basının yayın yaparken, yaptığı yayından dolayı hukuka aykırılık teşkil edecek olan eylemi, genel olaylardaki hukuka aykırı olan eylemden farklılıklar taşır. Yapılan yayının hukuka aykırılık veya uygunluğu bu farklılıklar gözetilerek belirlenmelidir. Bu nedenle basının ayrı bir konumu bulunmaktadır.Basının bu ayrıcalık taşıyan konumu ve özgürlüğü, tüm özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız değildir. Bundan dolayıdır ki, yayınlarında kişilik haklarına saygı göstermesi gerek Anayasanın Temel Hak ve Özgürlükler bölümünde yer alan gerekse MK.nun 24 ve 25. maddelerinde ve özel yasalarda güvence altına alınmış bulunan bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerekecektir.Açıklanan bu yasal düzenlemelerden ve yargısal uygulamalardan da anlaşılacağı gibi, basının özgürlüğü ile kişilerin, kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda somut olaydaki olgular itibariyle koruma altına alınmış bulunan bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerekecektir. Bunun için temel ölçüt, kamu yararıdır. Yayın, salt toplumun yararı gözetilerek yapılmış olmalıdır. Toplumun çıkarı dışında hiçbir kişisel çıkar, gerçeklerin yanlış olarak sunulmasına neden olmamalıdır. Haber olduğu biçimi ile verilmeli ve kişisel katkı yer almamalıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basının bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, yayında kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini ve haber verilirken özle biçim arasındaki denge de korunmalıdır. Bu ilke ve kurallar gözetilmeden yapılan yayın hukuka aykırılığı oluşturur ve böylece kişilik hakları saldırıya uğramış olur. Anılan ilke ve kurallara uyulması durumunda ise, yayının Anayasa, Basın Yasası ve basının genel işlevi karşısında hukuka uygun olduğu, kişilik değerlerine saldırı teşkil etmediği kabul edilmelidir. Davacı T... (Türkiye İş Adamları ve Sanayicileri Konfederasyonu) Türkiye'deki iş adamlarının oluşturduğu bir kuruluş olup, dava konusu yazıda; T..'un cemaatin derneği olarak bilindiği, cemaatçilerin Dış Ticaret Müsteşarlığının yurtdışında Türk ürünlerini pazarlayan firmalara verdiği "mağaza ofis desteği"ni kullanmak için yeni yöntemler aradığı şeklinde çeşitli yorumlar yapılmıştır. T.. Türkiye'de önemli konuma sahip bir işveren topluluğudur. Her işverenin bağımsız ticari itibarı sözkonusudur. Ticari itibarı sarsılan işverenlerin dava hakları saklıdır. Ancak işverenlerin çatı kuruluşunun ticari itibarının zarara uğradığı dosya içeriğine göre kanıtlanmamıştır. Bununla beraber yazı-yorum-haber yöntem bakımından nezaket kurallarıyla bağdaşmamaktadır. Ne var ki nezakete uymayan davranışlar tazminat yükümlülüğü getirmez. Bu haliyle tazminat sorumluluğu doğmamaktadır.Mahkemece açıklanan olgular gözetilerek, dava konusu yazı bütün olarak değerlendirildiğinde kişilik haklarına saldırı oluşturmadığı kabul edilerek istemin tümden reddi gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçe ile davalıların manevi tazminat ile sorumlu tutulmuş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden, kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 13/11/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.