MAHKEMESİ : Kayseri 2. Sulh Hukuk MahkemesiTARİHİ : 12/09/2013NUMARASI : 2011/1544-2013/1338Davacı M.. Ö.. vekili Avukat M.. S.. tarafından, davalı M.. K.. aleyhine 11/01/2011 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 12/09/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.Dava, kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece istemin kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, davalı tarafından yapılan basın toplantısında, dava dışı H.. A.. H.. adlı kişinin beyanlarını da okuyarak, Kayseri Büyükşehir Belediyesi'nde, yıllardır süren bir rüşvet tezgahının söz konusu olduğunu, davacı başta olmak üzere, daire başkanları, meclis üyelerinin bu fiilin içinde bulunduklarını, rüşveti toplayan kişinin ise H.. A.. H.. olduğunu, söylediğini, davacının şikayeti ile başlatılan bir ceza soruşturmasında, şüpheli olarak ifade veren, ardından da suçlu bulunarak mahkumiyet alan bir şahsa ait ifadelerden, sadece davacıyı itham eden kısımlar alınarak kamuoyunda davacının suçlu olarak gösterildiğini, bu sözlerin kişilik haklarını ihlal edici mahiyette gerçek dışı beyanlar olduğunu belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuştur.Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece; Davacı M.. Ö..'nin Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı, davalı M.. K..'nun ise CHP Kayseri Milletvekili olduğu, davalının beyanlarında dava dışı H.. A.. H.. isimli şahsın ifadelerine dayanarak Kayseri Büyüksehir Belediye Başkanı olan M.. Ö..'nin ... Pertol San. ve Tic. A.Ş. isimli benzin istasyonunun geçiş yolu izin belgesinin tanzim edilmesi konusunda 250.000,00 TL rüşvet alındığı, gelen paradan başkanın payının dünürü sarrafa gönderildiği belirtilerek, davacının kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu, açıklamaların eleştiri sınırını aştığı, siyasi bir kişiliği olan davacının toplum ve seçmenleri önünde rüşvet alan bir Belediye Başkanı olarak gösterildiği, gerekçesiyle, manevi tazminat talep edilen miktar da gözönüne alınarak TBK'nin 58/2-son cümlesi gereğince saldırıyı kınayan bir karar verilmesine ve bu kararın yayınlanmasına karar verilmiştir.Uyuşmazlık, siyasi kişilik olan davalı milletvekilinin 13/12/2010 tarihli basın toplantısındaki açıklamalarının ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceği noktasında toplanmaktadır.Tarafı olduğumuz Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesinde ifade özgürlüğü;1.Herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir. Bu hak kamu makamlarının müdahalesi olmaksızın ve ulusal sınırlarla kısıtlanmaksızın, bir görüşe sahip olma, haber ve düşünceleri elde etme ve bunları ulaştırma özgürlüğünü de içerir. Bu madde Devletin radyo yayıncılığını, televizyon ve sinema işletmeciliğini izne bağlamasına engel değildir.2.Bu özgürlükleri kullanırken ödev ve sorumluluk içinde hareket edilmesi gerektiğinden, ulusal güvenlik, ülke bütünlüğü veya kamu güvenliği, suçun veya düzensizliğin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlakın korunması, başkalarının şeref ve haklarının korunması, gizli bilgilerin açığa vurulmasının önlenmesi, yargı organının otorite ve tarafsızlığının korunması amacıyla, demokratik bir toplumda gerekli bulunan ve hukukun öngördüğü formalitelere, şartlara, yasaklara ve yaptırımlara tabi tutulabilir." şeklinde tanımlanmıştır.Liegens v. AVUSTURYA, Feldek v. SLOVAKYA, Oberschlick v. AVUSTURYA davalarında siyasi kişiliklere yönelik kullanılan ifadeleri değerlendiren Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi;"Liegens v. AVUSTURYA"( Başvuru No: 9815/82 ) davasında;Eski başbakan ... ile seçimlerden birinci çıkan siyasi parti başkanı arasında bir takım olayların yaşandığı, basına yansıyan bir kısım açıklamaların bulunduğu ayrıca 2. Dünya Savaşı sırasında Rusya'daki Alman hattının ötesine geçerek sivilleri katlettiği iddia olunan ilk SS Tugayında görev yapmakla suçlanan liberal parti başkanı ... ile koalisyon kurulması tartışmalarının yaşandığı bir sırada, Gazeteci olan Liegens, Profil adlı Viyana Dergisinde yayımlanan iki ayrı yazısında; o tarihte federal hükümetin Başbakanına yönelik olarak 'En Adi Fırsatçılık(adi oportunism)', 'ahlakdışılık' ve 'şerefsizlik' biçiminde ifadeler kullanmıştır.Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi; “...Sözleşme’nin 10 (1). fıkrasında güvence altına alınan ifade özgürlüğünün, demokratik toplumun ana temellerinden birini ve yine bu toplumun gelişmesi ve her bireyin kendini geliştirmesi için esaslı şartlarından birini oluşturduğunu hatırlatarak ifade özgürlüğünün, Sözleşme’nin 10(2). fıkrasının sınırları içinde, sadece lehte olan veya muhalif sayılmayan veya ilgilenmeye değmez görülen "haber" veya "fikirler" için değil, ama aynı zamanda muhalif olan, çarpıcı gelen veya rahatsız eden haberler veya fikirler için de uygulandığını. Bunun, çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin gerekleri olduğu, bunlar olmaksızın "demokratik toplum" olamayacağını (bk. Handyside kararı, parag. 49).Bir siyasetçiye yönelik eleştirilerin kabul edilebilir sınırları, özel bir şahsa yönelik eleştiri sınırına göre daha geniştir. Bir siyasetçi, özel şahıstan farklı olarak, her sözünü ve eylemini bilerek ve kaçınılmaz bir biçimde, gazetecilerin ve halkın yakın denetimine açar; bu nedenle daha geniş bir hoşgörü göstermek zorundadır. Hiç kuşku yok ki, Sözleşme’nin 10(2). fıkrası, başkalarının, yani bütün bireylerin itibarının korunmasına imkan verir; bu koruma, siyasetçileri şahsi sıfatları dışında hareket ettikleri zaman da içine alır. Ancak bu gibi durumlarda söz konusu korumanın gerekleri, siyasi meseleleri açık biçimde tartışmanın yararıyla bağlantılı olarak tartılmalıdır.” gerekçesiyle kullanılan sözlerin ifade özgürlüğü kapsamında kaldığına karar vermiştir. Davaya konu olaya gelince; davacının başkanı olduğu Kayseri Büyükşehir Belediyesi'ndeki yolsuzluk iddialarına ilişkin olarak dava dışı H.. A.. H..'nun ifadeleri de okunarak “... Petrolden 250 milvar lira rüşvet olarak para geldiğini, başkanın payının dünürü sarrafa gönderildiğini,..”, “Kayseri Büvüksehir Belediyesi'nde yıllardır süren bir rüşvet çarkı çalıştığı, benzin istasyonlarından, taksi duraklarından ve çeşitli yerlerden çok büyük miktarlarda rüşvetler toplandığı” şeklinde ifadelerde bulunulduğu anlaşılmaktadır.Dava konusu basın açıklamasının bütünü, yapıldığı zaman dilimi, konuşmayı yapan ve hakkında konuşulan kişinin etkili siyasi kişilikler olması ile yukarıda açıklanan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 10. maddesi ve bunun uygulamasına yönelik Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararları gözetildiğinde açıklamaların ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.Şu halde, açıklanan nedenlerle davanın tümden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı biçimde kabul kararı verilmiş olması doğru değildir. Bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 11/11/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.