Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14905 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 10610 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Turgutlu 1. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 18/03/2014NUMARASI : 2012/760-2014/190Davacı R.. M.. tarafından, davalı Y.. İ.. aleyhine 14/09/2012 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 18/03/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, kişilik haklarının ihlali nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, davalının kendisine dolandırıcı diyerek hakarette bulunduğunu, yapılan ceza yargılaması neticesinde mahkumiyetine karar verildiğini beyanla manevi zararının tazminini istemiştir.Davalı, olay tarihinde davacıya hazırladığı sözleşme geçerli olmadığından ücrete hak kazanmadığını söylediğini, davacının bunun üzerine parmağını kaldırıp ısrarlı bir şekilde siz bana dolandırıcı mı diyorsunuz dediğini, buna karşılık birşey söylemediğini, ücreti hak edecek birşey yapmadığını söylediğini, hakaret kastının olmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davalının davacıya dolandırıcılık yaptığından bahisle hakaret ettiği, davacının şikayeti sonucu Turgutlu 2. Sulh Ceza Mahkemesi'nin 2010/364 Esas, 2011/182 Karar sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda sanığın mahkumiyetine karar verildiği ve kararın kesinleştiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Turgutlu 2. Sulh Ceza Mahkemesi'nin 2010/364 Esas, 2011/182 Karar sayılı ilamı, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkindir. CMK’nın 231/5. maddesinde yer alan; “Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder.” şeklindeki düzenleme uyarınca, açıklanması geri bırakılan mahkûmiyet hükmünün, 818 sayılı BK’nın 53. maddesi (Türk Borçlar Kanunu 74. madde) anlamında hukuk hâkimi yönünden bağlayıcılığı yoktur. Somut olayın oluşunu hukuk hâkimi, delilleri serbestçe değerlendirerek kendisi takdir etmelidir.Dosyadaki bilgi ve belgeler incelendiğinde, davalının kiralamak istediği eve ilişkin olarak davacı tarafından hazırlanan kira sözleşmesini imzaladığı, ertesi gün unutulduğu söylenerek davacının bürosuna çağrılarak kendisinden imzalanması istenen tahliye taahhütnamesini davalının imzalamak istemediği ve evi kiralamaktan vazgeçtiği, davacıdan da sözleşme hazırlama bedeli olarak aldığı parayı geri istediği, davacının ise parayı iade etmeyeceğini söylemesi üzerine, davalının “sizin yaptığınız avukatlık değil resmen dolandırıcılık” şeklinde beyanda bulunduğu, bu şekilde karşılıklı olarak tartıştıkları anlaşılmaktadır. Şu durumda, davalının davacıya yönelik olarak sarf ettiği sözün klasik anlamda dolandırcılık olmayıp, istenilen paranın haksızlığının dile getirilmesi için söylenmiş olması dikkate alınarak davacının kişilik haklarının ihlal edilmediği benimsenip istemin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir. Karar bu nedenle bozulmalıdır.SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 10/11/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.