Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14898 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 13437 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Acıpayam Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 30/04/2013NUMARASI : 2013/87-2013/177Davacı A.. A.. tarafından, davalı M.. A.. aleyhine 08/12/2004 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 30/04/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.2-Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince;Dava, haksız fiilden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Yerel mahkemece açılan davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, davalının kendisine hakaret ettiğini iddia ederek, uğradığı zararın davalıdan tazminini talep etmiştir.Davalı, davacıya hakaret etmediğini beyanla davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, Dairemiz bozma ilamına uyularak açılan davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminata hükmedilmesini isteyebilir. Hakim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde objektif olarak göstermelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hüküm vereceği Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesinde belirtilmiştir. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. Davaya konu olan olayda; Mahkeme ilk kararında; davayı kabul etmiş,yerel mahkeme kararı Dairemiz 20/11/2012 gün ve 2011/12690 Esas 2012/17394 Karar sayılı ilamı ile hükmedilen tazminat miktarının fazla olduğu daha alt düzeyde tazminata hükmedilmesi gerekçesiyle bozulmuştur.Mahkeme, bu defa 6.000,00 TL olarak talep edilen manevi tazminatın 3.000,00 TL'lik kısmı yönünden kısmen kabul kararı vermiştir. Olayın oluş şekli ve gelişimi, sarf edilen sözlerin niteliği ve özellikle olay tarihinin çok eski olması ve yukarıdaki ilkeler göz önüne alındığında, hükmedilen manevi tazminat fazla olup daha alt düzeyde manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) sayılı bentte gösterilen nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, davalının diğer temyiz itirazlarının (1) sayılı bentte açıklanan nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 10/11/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.