MAHKEMESİ : Asliye Hukuk MahkemesiDavacı ... vekili Avukat .. tarafından, davalı ... aleyhine 25/06/2013 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece davanın reddine dair verilen 25/11/2014 günlü kararın Yargıtay’da duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 09/02/2016 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine taraflardan kimsenin gelmediği görüldü, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.Dava, haksız yıkım nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, kiracı olarak faaliyette bulunduğu işyerinin haber verilmeden davalı belediye görevlileri tarafından yıkıldığını, işyerindeki tüm malzemelerin kullanılamaz hale geldiğini belirterek uğradığı maddi ve manevi zararın tazminini istemiştir.Davalı ise, dava konusu işyerinin bulunduğu 23 ada 85 nolu parselle ilgili 3194 sayılı .. 32. ve 42 . maddeleri uyarınca .. tarafından alınan idari yaptırım ve yıkım kararının taşınmaz malikine tebliğ edildiğini, davacının muhatabının taşınmaz maliki olduğunu, belediyenin imarla ilgili tasarruflarında idari yargının görevli bulunduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.Davacı, davalı idare tarafından alınan karar gereğince yürütülen kamu hizmeti sırasında zarar gördüğünü ileri sürdüğüne göre; olayda kamu hizmetinin yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin, hizmet kusuru veya başka nedenle idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığının idare hukuku ilkeleri uyarınca saptanması gerektiğinden 2577 sayılı Kanun'un 2. maddesi gereğince bu tür davalara bakmaya idari yargı yeri görevlidir. Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde idari yargı yerinin görevli olduğu benimsenerek yargı yolu bakımından mahkemenin görevsizliği nedeni ile dava dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekirken, hem esastan, hem de yargı yolu yönünden çelişik gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenle davacı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 09/02/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.