MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı ... vdl. vekili Avukat ... tarafından, davalı ... vdl. aleyhine 02/12/2002 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 24/11/2011 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı ..., ...., ...., ... vekilleri tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. 1)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalılardan ...'ın temyizi yönünden reddedilmelidir. 2)Davalılardan ..., Simge Yayıncılık ve ...' nin temyiz itirazlarına gelince; Dava, basın yolu ile kişilik haklarına saldırı nedeni ile manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hükmü davalılar vekili temyiz etmiştir.Davacılar, 03.06.2002 tarihinde ... ve ... '' ... '' başlığı ile yayınlanan haber içeriği ile kişilik haklarının ihlal edildiğini söyleyerek, habere kaynaklık eden ... ve haberi yayınlayan kuruluşlardan manevi tazminat talep etmişler, davacılardan ... 23.11.2011 tarihinde verdiği açıklama dilekçesi ile davalılardan ...' ın kendisine hakaret ettiğini belirterek bu haksız fiilinden dolayı da tazminat talep etmiştir.Davalılar, haberin görünür gerçeğe uygun olduğunu, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.Mahkemece, haberin güncel olmadığı, haberi yapmadan önce olayın taraflarının tamamının dinlenmediği, sadece bir tarafla görüşülerek haber yapıldığı ve haberin içeriği ile davacıların kişilik haklarının zedelendiği ve davalı ... 'ın davacılardan ...'a '' sen şerefsizsin '' demek sureti ile hakaret ettiği kabul edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Basın özgürlüğü, Anayasanın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Yasasının 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır. Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir. Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasanın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanununun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.Davaya konu olayda;Dosya içeriğindeki delil ve belgelere göre; davalılardan ... dava konusu haberin içeriğine esas teşkil eden dilekçeleri Cumhuriyet Savcılığı ve Üniversite Rektörlüğüne vermiştir. Davalının şikayeti üzerine taraflar hakkında bir çok konuda idari soruşturma yapıldığı ayrıca Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunulduğu ve tazminat davası açıldığı anlaşılmaktadır. Diğer yandan, şikayete konu olgular davalı tarafından kaleme alınan yazıda da aynı biçimde dile getirilmiştir. Bu anlamda, yazıda görünür gerçeklik söz konusudur. Yazıda, konu ile ifade arasındaki düşünsel bağlılık da korunmuş ve soruşturma olgularına ilişkin genel değerlendirmelerde bulunulmuştur. Şu durumda, üslup yönünden aşma söz konusu değildir ve yazı hukuka uygun sınırlar içindedir. Mahkemece, bu davalılara yönelik istemin reddi gerekirken kısmen kabulü doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda (2) nolu bentte gösterilen nedenle davalılardan ..., ve ...' nin yararına BOZULMASINA; davalılardan ...'ın temyiz itirazlarının (1) nolu bentte gösterilen nedenlerle reddine ve temyiz eden davalılar ..., ... ve ...'dan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 31/01/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.