MAHKEMESİ : Silopi Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 11/09/2013NUMARASI : 2012/70-2013/362Davacı A.. C.. vekili Avukat tarafından, davalılar İ.. M.. vd aleyhine 22/02/2012 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 11/09/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ve dahili davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.Dava, haksız el koyma nedeniyle uğranılan maddi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Yerel mahkemece istemin kısmen kabulüne karar verilmiş; karar, davacı vekili ve dahili davalı vekili tarafından temyiz olunmuştur.01/06/2005 günü yürürlüğe giren 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Yasası'nın 7. bölümünde "Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat" konusu düzenlenmiştir. Yasanın 141. maddesinde, suç soruşturması veya kovuşturması sırasında "Eşyasına veya diğer malvarlığı değerlerine, koşulları oluşmadığı halde el konulan veya korunması için gerekli tedbirler alınmayan ya da eşyası veya diğer malvarlığı değerleri amaç dışı kullanılan veya zamanında geri verilmeyen kişilerin, maddî ve manevi her türlü zararlarını, Devletten isteyebileceği..." öngörülmüş; aynı Yasa'nın 142/2. maddesinde "İstem, zarara uğrayanın oturduğu yer Ağır Ceza Mahkemesi'nde ve eğer o yer Ağır Ceza Mahkemesi tazminat konusu işlemle ilişkili ise ve aynı yerde başka bir Ağır Ceza Mahkemesi yoksa, en yakın yer ağır ceza mahkemesinde karara bağlanır." biçimindeki düzenlemeye yer verilmiştir. Ancak, 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Yasa'nın 6/1. maddesinde de Ceza Muhakemesi Yasası'nın 141 ile 144. maddelerinde yer alan düzenlemelerin 01/06/2005 gününden itibaren yapılan işlemler hakkında uygulanacağı belirtilmiştir.Davacıya ait araç 22/12/2011-02/01/2012 tarihleri arasında gümrükte usulüne göre verilmiş bir el koyma kararı olmaksızın bekletilmiştir. Yerel mahkemece, işlemin 10/06/2005 gününden sonra gerçekleştirildiği ve uyuşmazlığın Ağır Ceza Mahkemesinde çözümlenmesi gerektiği gözetilerek, mahkemenin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin reddedilmesi gerekirken, işin esası yönünden karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle dahili davalı yararına BOZULMASINA; bozma nedenine göre davacıların öteki temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına 03/11/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.