MAHKEMESİ : İstanbul 5. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 19/06/2014NUMARASI : 2012/453-2014/280Davacı F.. Y.. vekili Avukat G.. G.. tarafından, davalılar E.. Ö.. ve diğerleri aleyhine 15/10/2012 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 19/06/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı ve davalılar vekilleri tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacının temyiz itirazları reddedilmelidir.2-Davalıların temyiz itirazlarına gelince;Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeni ile manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, istemin kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.Davacı, ".. " isimli internet sitesinde ''.. '' ve ''...'' başlıklı haberler ile kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu belirterek, manevi tazminat isteminde bulunmuştur.Davalılar ise, davaya konu haberin basın özgürlüğü sınırları içerisinde hazırlanmış, güncel bir haber olduğunu, haberin yayınlanmasında kamu yararı ve toplumsal ilgi mevcut olduğunu belirterek, davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.Mahkemece, dava dışı R.. A.. ile yapılan röportajı yayımlayan davalı gazetenin davacıyı beste hırsızlığı ile itham ettiği, röportaj sırasında soruları ile R.. A.. davacının beste hırsızlığı kesin olgulara dayalıymış gibi bu doğrultuda yönlendirdiği ve kesin haber görüntüsü oluşturduğu, ifade özgürlüğünün sınırlarının aşıldığı belirtilerek, istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.Basın özgürlüğü, Anayasa'nın 28. maddesi ile 5187 sayılı B.. K.. 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır.Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir. Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında A.. Ö.. bölümü ile T.. K.. 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdırYine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.Dava dosyasının incelenmesinde; davalılardan E.. Ö.. tarafından dava dışı besteci ve şarkıcı R.. A.. ile yapılan röportajda; R.. A.. S.. A.. ait bazı şarkıların bestesinin kendisine ait olduğu, bestelemiş olduğu şarkılar nedeniyle telif ücreti alamadığı, S.. A.. nun evinde yapılan toplantı sırasında evin tuvaletinde yapılan beste için S.. A.. 'nun söz yazdığı fakat şarkının hepsi benim diyerek sahip çıkmak istediği şeklinde açıklamalarda bulunduğu; davalı tarafından R.. A.. K.. T.. kanalında 19/01/2008 tarihinde yayınlanan ''... '' isimli programda yapmış olduğu açıklamalara ilişkin kayıt içeriğinin dosyaya delil olarak sunulduğu ve bilirkişi tarafından çözümü yapılan program kaydının incelenmesinde, dava konusu haberde yer alan aynı iddiaların R.. A.. tarafından ileri sürüldüğü anlaşılmaktadır.Gelişim biçimi yukarıda açıklanan somut olayda; davacı ile dava dışı R.. A.. arasında basına yansıyan ve R.. A.. tarafından dile getirilen iddiaların yayına konu edildiği, davalı yazar E.. Ö.. tarafından da dava dışı R.. A.. bu yönde sorular sorulduğu ve yapılan röportajın gazetede yayınlandığı anlaşılmaktadır. Şu halde, davacı F.. Y..'ın (S.. A.. ) ünlü bir sanatçı ve bestekar olduğu, hakkında yapılacak haber ve yayınların toplumun ilgisine haiz olduğu, basının bu yöndeki iddiaları sorması ve bunu yazmasının gazetecilik mesleğinin gereği olduğu, demokratik toplum tarafından meşru sayılabilecek nitelikte, basın özgürlüğüne getirilmesi gereken bir sınırlamanın gerekli olmadığı ve davacının kişilik haklarına bir saldırı bulunmadığının kabulü ile istemin tümden reddine karar verilmesi gerekirken, kısmen kabulü yerinde olmamış, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) nolu bente açıklanan nedenlerle davalılar yararına BOZULMASINA, davacının temyiz itirazlarının ise (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle reddine ve davalılardan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 09/12/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.