Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14321 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 17098 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : İstanbul 3. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 12/11/2013NUMARASI : 2010/171-2013/402Davacılar D.. P.. ve diğeri vekili Avukat M.. A.. tarafından, davalılar K.. .Ş. .ve diğeri aleyhine 14/12/2010 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 12/11/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılardan B.. K.. vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava; basın yolu ile kişilik haklarına haksız saldırı hukuksal nedenine dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davalılardan B.. K.. yönünden davanın kabulüne, diğer davalı yönünden davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davalı B.. K.. tarafından temyiz edilmiştir.Davacı; “.. ” televizyonunda yayınlanan “.. ” isimli programa davalı B.. K..'nun konuk olarak katıldığını ve A.. F.. B.. K..'ya öğrenciler tarafından yumurta atılması olayıyla ilgili yayın sırasında sunucunun sorularını yanıtlarken olayın arkasında İ.. P.. ve D.. P..'in uzantılarının bu işin içinde olduğu söyleyerek gerçek dışı ve kişilik haklarını ihlal mahiyetindeki ifadelerde bulunulduğunu belirterek bu sözler nedeniyle uğradıkları manevi zararın giderilmesi isteminde bulunmuşlardır. Davalılar, davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.Mahkemece, yapılan yayın akışı içerisinde davalılardan B.. K.. tarafından davacı parti ve başkanının üniversitedeki olayda ve yumurta atma hadisesinde gençlerin kışkırtıcısı gibi gösterilmesi nedeni ile davacıların manen zarar gördüğü gerekçesiyle davalı B.. K.. yönünden davanın kısmen kabulüne; diğer davalı yönünden, sözlerin canlı yayın sırasında gerçekleşmesi ve sunucu tarafından olayda bir yönlendirme de olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.A.. 22 Nisan 2013 tarihli 48876/08 başvuru nolu kararında “İfade özgürlüğünün, demokratik bir toplumun vazgeçilmez esasını ve bu toplumun gelişiminin ve her bireyin kendini gerçekleştirmesinin temel koşulunu oluşturduğunu, 10. maddenin 2. fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla ifade özgürlüğünün sadece kabul edilen, zararsız ya da farklı olan «bilgi» ya da «düşünceler» için değil ama ayrıca hoşa gitmeyen, sarsıcı ya da rahatsız edici olanlar için de geçerli olduğunu, bunların, «demokratik toplumun» onlarsız olamayacağı çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin gereği olduğunu, 10. maddede açıklandığı gibi bu özgürlüğe yapılan sınırlamaların her halde dar yorumlanması gerektiğini ve herhangi bir sınırlama gereksiniminin ikna edici bir biçimde ortaya koyulması gerektiğini,...” ifade etmektedir.Somut olaya gelince, davalılardan B.. K..'nun program sırasında kendisine yönelik öğrenci eylemiyle ilgili değerlendirme ve yorumlar yaptığı bunların diğer davalının tv kanalında yayınladığı anlaşılmaktadır. Düşüncelerin yukarıda değinildiği gibi hoşa gitmeyen, sarsıcı hatta rahatsız edici olanları dahi A.. S.. 10. maddesi ve Anayasa 26. maddesi uyarınca ifade ve düşünce özgürlüğü kapsamında korunması gerektiği, kişisel değer yargısı ve yorum niteliğindeki beyanların eleştiri sınırlarında kaldığının kabulü ile istemin tümden reddi yerine kısmen kabulü doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA; bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve temyiz eden davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 08/12/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.