Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 14304 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 11886 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacılar.... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 20/08/2004 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 07/03/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararların ödetilmesi istemlerine ilişkindir. Yerel mahkemece istemin kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.Davacılar; davalının, davacı ...'un belediye başkanlığı yaptığı dönemde diğer davacı .... usulsüz olarak inşaat ruhsatı verdiğinden bahisle basına yaptığı açıklamaların, kişilik haklarına saldırı oluşturduğunu beyan ederek, maddi ve manevi tazminat istemlerinde bulunmuşlardır.Davalı; davacı....verilen imar ruhsatının, Bakanlıkça tasdikli planlara uygun olmaması nedeniyle Belediye Encümeni Kararı ile iptal edildiğini, davacılara şahsi ve siyasi garezinin bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur. Yerel mahkemece, davalının gerekli araştırmayı yapmadan davacılar hakkında basına gerçeğe aykırı kimi beyanlarda bulunduğu, bu şekilde davacıların kişilik haklarının zarar görmesine neden olduğu kabul edilerek, manevi tazminat davanın kısmen kabulüne, maddi tazminat davasının ise ispat edilemediğinden reddine karar verilmiştir.Dosya incelendiğinde; 29/03/2004 tarihli belediye seçiminde belediye başkan adayı olan davac..., maliki olduğu taşınmaza inşaat ruhsatı almak için 24/03/2004 tarihinde, davacı ...'un belediye başkanı olduğu belediyeye başvurduğu ve 26/03/2004 tarihinde ruhsat talebinin kabul edilerek inşaat ruhsatını aldığı, davacı .... en son 29/03/2001 tarihinde taşınmazda hisse satın almasına rağmen, ruhsatta tapu tescil belge tarihi olarak sehven 29/03/2004 tarihinin gösterildiği, yapılan seçim sonucu belediye başkanlığını davalının kazandığı ve 12/05/2004 tarihli Belediye Encümen Kararı ile bahse konu inşaat ruhsatının iptal edildiği, encümen kararı aleyhine İdare Mahkemesi'nde açılan iptal davasının 18/01/2007 tarihli karar ile; ruhsatın dayanağı olan imar planının onaysız olduğu, bakanlık uygulama imar planına aykırı olduğundan bahisle reddedildiği, bunun üzerine davalının davaya konu olan basında yayınlanan açıklamaları yaptığı, bu açıklamalardan dolayı davalı hakkında hakaret suçundan açılan kamu davasında, Ceza Mahkemesi'nce siyasi eleştiri olarak değerlendirme yapılarak beraat kararı verildiği, temyiz aşamasında kamu davasının zamanaşımından düşürülmesine karar verildiği anlaşılmaktadır. ...Her ne kadar inşaat ruhsatının dayanağını teşkil eden ve usulsüz olduğu tespit olunan imar planının, davacı ...'un belediye başkanı olduğu dönemden önce yapılmış olduğu ve davacı....'nin ruhsat tarihinden sonra taşınmazda hisse satın almadığı sabit ise de, belediye başkanı seçilen davalının basına yansıyan açıklamalarında; genel olarak seçimlere çok kısa bir süre kala davacıların siyasi kimlik ve güçlerini kullanarak inşaat ruhsatı çıkartmalarının dikkat çekici bir şekilde eleştirildiği ve bunun kamuoyu ile paylaşıldığı görülmektedir. Davalının basına yansıyan açıklamalarında, iddia olarak ileri sürdüğü bazı hususlar, somut gerçekle örtüşmese de, bildiride yer alan açıklamalar görünüşteki gerçeği yansıtmaktadır. Davalının açıkladığı basın bildirisi ile eleştiri sınırı aşılmadığı gibi, davacıların kişilik haklarına saldırıda bulunulmamıştır. Kullanılan ifade şekli de anlatılmak istenen konunun özelliklerine uygun olup, doğrudan davacıların kişiliğine yöneltilmiş aşağılayıcı ve abartılı bir söz içermemektedir. Bir başka anlatımla özle-biçim arasındaki denge bozulmamıştır. Öte yandan siyasi bir kişilik olan davacıların da haklarında yapılan bu sert eleştirilere katlanmaları gerektiği, yazının tümünün eleştiri sınırları içinde kaldığı kabul edilmelidir.Şu halde, mahkemece, dosya kapsamına göre istemin tümden reddine karar verilmek gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle istemin kısmen de olsa kabul edilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ:Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 16/09/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.