Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 14137 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 17445 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ : Saray(Tekirdağ) Sulh Hukuk MahkemesiTARİHİ : 18/04/2013NUMARASI : 2009/182-2013/113Davacı T.. Ş. .vekili Avukat E.. D.. tarafından, davalılar H.. Ç.. İ.. . T..Ş.. ve diğerleri aleyhine 17/03/2009 gününde verilen dilekçe ile maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 18/04/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.2-Diğer temyiz itirazlarına gelince; Dava, haksız eylem nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davalılardan G.. M.. ve M.. E.. bakımından yargı yolu bakımından mahkemenin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine, diğer davalılar bakımından kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz olunmuştur.Davacı, davalılardan G..köyü adına köy muhtarı olan M.. E..'nin talimatları doğrultusunda davalı şirket tarafından yapılan atık su kanalı çalışmaları sırasında kendisine ait kablolara zarar verildiğini belirterek uğramış olduğu zararın tazminini istemiştir.Mahkemece, alınan bilirkişi raporları doğrultusunda diğer davalılar bakımından istem kısmen kabul edilmiş; davalı G.. M.. ve köy muhtarı M.. E.. bakımından davaya bakma görevinin idari yargıya ait olduğu belirtilerek görevsizlik kararı verilmiştir.2577 sayılı İdari Y.. K.. 2. maddesinde idari yargıda görülebilecek davalar sayılmış olup; idari yargıda ancak idare aleyhine dava açılabilir. Gerçek kişi olan davalılardan M.. E.. aleyhine idari yargıda dava açılması mümkün olmayıp davanın adli yargıda görülmesi gerekir. Ancak adı geçen davalının köy muhtarı olarak, köy adına gerçekleştirdiği eylem ve işlemler nedeniyle sorumlu olduğu ileri sürüldüğüne göre husumet sorununun irdelenmesi gerekir.Kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken veya görevlerini yaparken kişilere zarar vermesi, ilgili kamu kurumunun hizmet kusurunu oluşturur. Bu durumda sorumlu, kamu görevlisinin emrinde çalışmakta olduğu kamu kurumu olup dava o kurum aleyhine açılmalıdır. Bu konuda yasal düzenlemeler, emredici hükümler içermektedir. Diğer yandan sorumluluk hukukunun temel ilkeleri açısından bakıldığında da; bu şekilde düzenlemenin mevzuatta yer almış olması zarar görenin zararının karşılanması yönünde önemli bir teminattır.Mahkemece açıklanan olgular ve yasal düzenlemeler gözetilerek; davalılardan M.. E.. bakımından davanın husumet nedeniyle reddi gerekirken, yargı yolu bakımından görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmemiş ve bu yön bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda (2) sayılı bentte gösterilen nedenlerle BOZULMASINA; diğer temyiz itirazlarının ilk bentte gösterilen nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 03/12/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.