MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı ......... vekili Avukat .... tarafından, davalı ... aleyhine 06/09/2012 gününde verilen dilekçe ile rücuen alacak istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 16/07/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı ... davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir. 2-Davacının diğer temyiz itirazları yönünden; dava, indirimli tarifeden faydalanan dava dışı 3. kişi tarafından açılan davada kabul edilip ödenen paranın rücu yolu ile geri alınması istemine ilişkindir. Mahkemece, istemin bir bölümü kabul edilmiş; karar, davacı ... davalı tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, teşvik belgesi sahibi olan dava dışı bir şirkete, davalının yazısı üzerine indirimli tarife yerine normal tarife uygulanması nedeniyle dava dışı şirketin açtığı dava sonunda, normal tarife ile indirimli tarife arasındaki farkı ödemek zorunda kaldığını, bu suretle zarara uğradığını belirterek, dava dışı şirkete ödediği tutarın ve icra masraflarının ödemeye yol açan davalıdan rücu yolu ile alınmasını istemiştir.Davalı ise davanın reddini savunmuştur.Mahkeme, sadece rücuya esas dosyada hüküm altına alınan miktarın davalıdan tahsiline karar vermiştir.Davacı, müteselsil sorumlu sıfatıyla üçüncü kişiye ödediği paranın halefiyet esasınca rücuen tahsilini istediğine ve davalı önceki davada davalı olarak yer almadığına göre iadenin kapsamı, kural olarak davacının mahkum olup ödediği para, bu paranın kendisi hakkındaki davada verilen hükmün kesinleşmesine kadar işleyecek faizi, önceki davada hükmedilen avukatlık ücreti ve yargılama giderleri toplamından davalının payına düşen kısmıdır. Kendi kusurlu davranışı ile işin icraya düşmesine yol açan davacı, bu ihmali nedeniyle yapılmış olan icra giderlerini ve hükmün kesinleşmesinden sonra geçen sürede işleyecek faizi isteyemez.Ancak üçüncü kişi, davacı aleyhine aldığı tazminat kararının kesinleşmesini beklemeden tahsili için icra takibine başlamıştır. Karar kesinleşmeden önce alacaklının icra yoluna başvurması yasanın ona sağladığı bir hak olduğuna göre davacının bunu önlemediğinden söz etmek olanaksızdır. Öte yandan aleyhine verilen karardan ötürü davacının temyiz yoluna başvurması da bir hakkın kullanılması niteliğinde bulunduğundan bu başvurmanın sonucunu bekleyerek hükmün kesinleşmesi üzerine alacaklıya ödeme yapabileceğini düşünmesi de olağandır. O halde hükmün kesinleşmesine kadar davacının borcunu ödememesi şeklinde beliren davranışında kusurlu bulunduğu kabul edilemez. Bu bakımdan davacı, hükmün kesinleşmesine kadar yapılan icra giderleri ve avukatlık ücretini de davalıdan isteyebilir. Mahkemece bu giderlere hükmedilmemiş olması doğru görülmemiş kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle davacı yararına BOZULMASINA, davalının tüm, davacının diğer temyiz istemlerinin ilk bentte açıklanan sebeplerle reddine ve davacıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 09/02/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.