Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13976 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 18855 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Ankara 11. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 26/02/2013NUMARASI : 2012/359-2013/102Davacı A.. B.. vekili Avukat M. C. tarafından, davalılar E.. Y.. vd aleyhine 21/06/2012 gününde verilen dilekçe ile kişilik haklarının ihlali nedeni ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 26/02/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz olunmuştur.Davacı, davalının 03/03/2012 tarihinde yazılı basın açıklaması yaptığını, bu açıklamasında eleştiri sınırlarını aşarak kişilik haklarına saldırıda bulunduğunu öne sürerek uğradığı manevi zararın ödetilmesini istemiştir.Davalı ise, süre tutum dilekçesi vermiş, ancak bir aylık ek süre verilmesine rağmen yazılı beyanda bulunmamış, duruşmada ise davacının kişilik haklarına saldırıda bulunma gibi bir amacının bulunmadığını, politikaları eleştirmek amacı ile söylendiğini, davanın reddinin gerektiğini savunmuştur.Mahkemece, dosyaya sunulan emsal olay ve Yargıtay kararı göz önüne alındığında, söylenen sözlerin davacının kişilik haklarına saldırı oluşturduğunun kabul edilmesinin zorunluluk haline geldiği gerekçesiyle istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.Davacı, iktidarda bulunan bir siyasi partidir. Gerek Dairemizin gerekse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin istikrar kazanmış uygulamalarında siyasetle uğraşan kişilerin kendilerine yönelik sert, ağır ve hatta incitici eleştirilere dahi katlanması gerektiği vurgulanmış ve bu durum demokratik toplum hayatının vazgeçilmez unsurlarından biri olarak kabul edilmiştir. (Örn: A.İ.H.M: 2.daire Tuşalp-Türkiye davası) A.İ.H.M'nin anılan davada belirttiği gibi A.İ.H.S'nin 10. maddesinin sadece zararsız ve ilgilenmeye değmez olarak görülen "bilgi" ve "fikirler"e değil; aynı zamanda, rahatsız eden, şaşırtan ve gücendirenlere de uygulanabileceği belirtilmiş ve bu ifadeler var olmadan "demokratik bir toplum"un sözkonusu olmayacağı ve bunların çoğulculuk, hoşgörü ve geniş fikirliliğin talepleri olduğu vurgulanmıştır.Davaya konu somut olayda;muhalefet partisinin genel başkan yardımcısı olan davalı, 03/03/2012 tarihli basın açıklamasında kendi politik görüşleriyle iktidarın icraatlarını sert biçimde eleştirmiştir. Davacının bir siyasi parti, davalının da siyasi kişiliğinin olduğu, açıklamaların toplumu ilgilendiren konulara ilişkin bulunması nedeni ile kamusal ilginin de bulunduğu, davacının hakkında yapılan bu sert eleştirilere katlanması gerektiği, konuşmanın tümünün eleştiri sınırları içinde kaldığı ve davacının kişilik haklarına saldırı teşkil etmediği anlaşılmaktadır.Yerel mahkemece açıklanan olgular gözetilerek, istemin tümden reddine karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçeyle yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 27/10/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.