Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13900 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 8841 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Ankara 10. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 18/03/2014NUMARASI : 2011/69-2014/185Davacı E.. P.. vekili Avukat F. M. Y.tarafından, davalı N.. Ç.. aleyhine 15/02/2011 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın husumetten reddine dair verilen 18/03/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.Dava, haksız eylem nedeniyle uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, pasif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, Aile Sağlık Merkezinde doktor olarak görev yaptığını, aynı yerde doktor olarak çalışan davalının üçüncü bir şahısla yapmış olduğu tartışmadan dolayı tutanak tutulduğunu, bunun sorumlusu olarak gördüğü kendisi hakkında hakaret içerikli mesajlar çektiğini, yüzüne hakaret ettiğini, lakap taktığını belirterek, kişilik haklarının ihlal edilmesi nedeniyle manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Mahkemece, davalının görev kapsamında yapmış olduğu eylemlerden dolayı kendisine husumet yöneltilemeyeceğinden bahisle istemin reddine karar verilmiştir.Anayasa madde 129/5’te, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davalarının, ancak idare aleyhine açılabileceği benimsenmiştir. Ne var ki; bu kural mutlak olmayıp, idari yetkilerin kullanılma alanıyla, eş anlatımla, idari işlem ve eylem niteliğini yitirmemiş davranışlarla sınırlıdır. Özellikle, haksız eylemlerde (fiili yol); kamu görevlisinin, Anayasa’nın bu güvencesinden yararlanma olanağı bulunmamaktadır.Somut olayda, davalının davacıya açıkça hakaret ettiği ileri sürülmüştür. Kamu görevlilerinin hakaret etmeleri kişisel kusur oluşturur ve hiç bir biçimde görevle ilişkilendirilemez. Bu sava dayanan davaların, T.C. Anayasası m. 129/5 kapsamında değerlendirilmesi de mümkün değildir.Şu halde, kamu görevlisinin kişisel kusuruna dayalı eldeki davada davalıya husumet tevcih edilebileceği benimsenmelidir. Mahkemece, işin esasının incelenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 27/10/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.