Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13881 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 14749 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı ... Çiftci vd. vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... vd. aleyhine 07/10/2008 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; açılan davanın kısmen kabulüne dair verilen 10/05/2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacılar vekili ve davalı ... vekili taraflarınca süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. 1-)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalı ...'nün tüm, davacıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir. 2-)Davacıların diğer temyiz itirazlarına gelince; Dava, trafik kazasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Yerel mahkemece açılan davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacılar, davalıların kusuruyla meydana gelen trafik kazası sonucu çocukları Yunus'un vefat ettiğini, davacı annenin de yaralandığını beyanla, uğranılan zararın davalılardan tazminini talep etmişlerdir. Davalılar, meydana gelen kazada kusursuz olduklarını belirterek açılan davanın reddini savunmuşlardır. Yerel mahkemece; açılan davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.... Davaya konu olayda; olayın oluş şekli ve gelişimi ve kazanın oluşumunda davacı anne ve müteveffa küçüğün kusursuz oluşu, müteveffanın davacılara yakınlık derecesi ve yukarıdaki ilkeler gözönüne alındığında, hükmedilen manevi tazminat azdır, daha üst düzeyde manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir. 3-Davacı vekilince 23/10/2012 havale tarihli dilekçe ile gerekçeli karar yazılırken davalı ... ve davacı babanın ad ve soyadlarında yanlışlık yapıldığı belirtilerek temyize konu edilmiş ise de; bahsedilen yanlışlıklar maddi hata niteliğinde olup talep edilmesi halinde mahkemece her zaman bu yanılgının giderilmesi mümkün olduğundan bozma sebebi yapılmamıştır. SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda (2) sayılı bentte gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, davalı ... Müdürlüğünün tüm ve davacıların diğer temyiz itirazlarının (1) sayılı bentte açıklanan nedenlerle reddine ve temyiz eden davacılardan alınan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 10/09/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.