Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13781 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 18018 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Bakırköy 1. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 27/06/2014NUMARASI : 2012/340-2014/208 Davacı M.. A.. vekili Avukat U.. Y.. tarafından, davalılar R.. U.. ve diğeri aleyhine 10/07/2012 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 27/06/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırıdan dolayı uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece istem reddedilmiş; karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, davalı R.. U..’nun sahibi olduğu Y.. A.. gazetesinin 12/04/2012 tarihli nüshasının 4. sayfasında davalı Y.. D.. tarafından kaleme alınan “.. ” başlıklı yazıda kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu iddiası ile uğradığı manevi zararın ödetilmesini istemiştir.Davalılar, dava konusu yazının haber verme ve eleştiri hakkının kullanılmasından ibaret olduğunu belirterek davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuşlardır.Mahkemece, dava konusu yazıda bahsedilen haberin bütünlüğünde davacının şeref ve haysiyetini ihlal edici ifadelerin bulunmadığı, yazarın radar dökümlerine dayanıp haber verme özgürlüğü kapsamında yazıyı kaleme aldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Basın özgürlüğü, Anayasanın 28. maddesi ile 5187 sayılı B.. Y.. 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır. Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında A.. ve Ö.. bölümü ile T.. K.. 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.Dosya içeriğine göre; Y.. A.. gazetesinin 12/04/2012 tarihli nüshasının 4. sayfasında yer alan ve davalı Y.. D.. tarafından kaleme alınan “.. ” başlıklı yazıda, davacının hedef alınarak vatan hainliği ile itham edildiği, haber verme ve eleştiri hakkının aşılarak davacının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşılmaktadır. Mahkemece bu durum gözetilerek davacı yararına uygun bir miktarda manevi tazminat takdir edilmesi gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçeyle istemin tümden reddedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden, kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 30/11/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.