Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13673 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 18516 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Altınözü Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 06/03/2013NUMARASI : 2010/203-2013/79Davacıları N.. R.. vdl. vekili Avukat M.Y. tarafından, davalı B.. N.. aleyhine 05/08/2010 gününde verilen dilekçe ile maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 06/03/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.1-Dava, haksız eylem nedeni ile uğranılan maddi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece istem kabul edilmiş; karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.Davacılar, davalının dikkatsizliği ve tedbirsizliği neticesi çıkan yangında bahçelerinde bulunan meyve ağaçlarının zarar gördüğünü iddia ederek uğradıkları maddi zararın ödetilmesi isteminde bulunmuşlardır. Davalı, davayı kabul etmediğini, istemin çok fahiş olduğunu, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.Mahkemece, benimsenen bilirkişi raporu uyarınca istemle bağlı kalınarak uğranılan maddi zararın ödetilmesine karar verilmiştir.Dosya arasındaki bilgi ve belgelerden, davacılar tarafından bahçelerindeki meyve ağaçlarının zarar gördüğü iddiası ile maddi tazminat istemli dava açılmış olmasına karşın, ağaçlar??n bulunduğu taşınmazların tapu kayıtları getirtilip malikleri belirlenmemiştir. Şu durumda, taşınmazların tapu kayıtları getirtilmeli, malik ve/veya malikleri, ölü kayıt maliki varsa mirasçıları yani hak sahipleri belirlenip sonucuna göre hüküm kurulmalıdır; eksik inceleme ile karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.2- Türk Borçlar Kanunu 49. (818 sayılı Borçlar Kanununun 41.) maddesinde deyimini bulan zarar, mal varlığında meydana gelen bir azalmayı yani eksilmeyi ifade eder. Bu eksilme, mal varlığının zarar verici eylemin işlenmesi sonucu içine düştüğü durum ile bu eylem olmasa idi mal varlığının bulunacak olduğu durum arasındaki farktan ibarettir. Nitekim tazminatın amacı da mal varlığındaki eksilmenin giderilmesi ve onun eski duruma getirilmesinin sağlanmasıdır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 08/12/1965 günlü ve Esas 4/219 ve Karar 448 sayılı ilamında da belirtildiği gibi meyveli ağaçların kesilmesinden veya bunların hayatiyetine son verilmesinden doğan zararın ne şekilde hesap edileceği konusunda Borçlar Kanunu'nda bir hüküm bulunmamaktadır. Bu durumda hayatın olağan akışı içerisinde oluşan hukuk kurallarının olaya uygulanması suretiyle adalete uygun bir sonuca ulaşmak gerekir. Meyveli ağaçların yaşamına son verilmesinden doğan zararın, bunların kaim değerinin tespiti suretiyle takdiri gerektiği kökleşen Yargıtay içtihatlarıyla belli olmuştur. Bir ağacın kaim değerini bulmak için uygulanması gereken yöntem ise ağaçların bulunduğu yerin ağaçlı değeri ile ağaçsız değeri arasındaki farkın tespiti ile bu farkın o yerde bulunan ağaç sayısına bölünmesi suretiyle gerçeğe en yakın zararın belirlenmesidir.O halde mahkemece yapılacak iş hem uzman, hem de yerin sürüm değerini bilen kişilerden seçilecek bilirkişiler eliyle yukarıda belirtilen esaslar uyarınca zararın gerçek miktarının tespit ettirilmesidir. Bu esaslara aykırı olarak (ağaçların getirebileceği ürün esasına göre) düzenlenen bilirkişi raporuna dayanılıp karar verilmiş olması doğru görülmemiş kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda (1 ve 2) nolu bentlerde gösterilen nedenler ile BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının öteki temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 23/10/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.