Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 1364 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 936 - Esas Yıl 2015
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacılar ... ve diğeri vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve diğeri aleyhine 14/02/2013 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 18/11/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, basın yolu ile kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.Davacılar vekili yerel .... Gazetesi'nin 10/05/2011 günlü sayısının 3. sayfasında, davalılardan ... tarafından .... adlı köşede yazılan .... başlıklı köşe yazısında davacıların soyisimleri açıkça kullanılarak haklarında asılsız itham ve iddialarda bulunulduğunu, davacıların piyasadan baskı ile insanları kendileriyle çalışmaya mecbur bırakarak para isteyen, bu doğrultuda planlar yaparak haksız menfaat temin eden kişiler gibi tanıtılarak kişilik haklarının ihlal edildiğini belirterek, davalıların manevi tazminat ile sorumlu tutulmalarını istemiştir. Davalılar ise, dava konusu yazıda kişilik haklarına saldırıda bulunulmadığını, basın özgürlüğü sınırları içerisinde kalınarak bir iddianın haber yapıldığını ileri sürerek istemin reddedilmesi gerektiğini savunmuşlardır. Mahkemece, dava konusu yazıda öz ile biçim arasında denge kurulmadığı, yazıda davacılar kastedilerek kullanılan ifadelerin kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu gerekçesiyle istemin kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.Basın özgürlüğü, Anayasa'nın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Kanunu'nun 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır. Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasa'nın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanunu'nun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Dava konusu köşe yazısı içeriğinde 2011 yılındaki milletvekili seçimi döneminde davacı kardeşlerden birinin .....'nı programına davet ettiği ve bu program karşılığında bir miktar ücret talep ettiği iddiası gazetecilik tekniğine uygun, çarpıcı bir biçimde anlatılmıştır. Söz konusu program daveti yapıldığı ve karşılığında davet edilen her parti il başkanından uydu yayını masrafının istendiği davacılardan ... tarafından davaya konu yazıya ilişkin ceza dosyasında ifade edilmiştir. 6352 sayılı Yasanın geçici 1. maddesinin 1-b fıkrası uyarınca davaya konu köşe yazısı nedeniyle ceza mahkemesi tarafından davalı hakkında kovuşturmanın ertelenmesine karar verildiğinden kesinleşmiş bir mahkumiyet hükmünden de söz edilemez. Şu durumda, dava konusu köşe yazısında gerçeğe uygun bir olay özle biçim arasındaki denge korunarak haber yapılmış olup istemin tümden reddedilmesi gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçeyle, davalıların manevi tazminat ile sorumlu tutulmuş olmaları usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 08/02/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.