Davacı M..... G……. ve diğerleri vekili Avukat S…….. D.... tarafından, davalı K…….. M…….. Loj. İnş. Pet. Ürn. San. Tic. Ltd. Şti. aleyhine 04/03/2009 gününde verilen dilekçe ile haksız fiil nedeniyle maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 25/02/2010 günlü kararın Yargıtay'ca duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne ve tebligat gideri verilmediğinden duruşma isteminin reddine karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. 1-Dava, haksız fiil nedeniyle uğranılan zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; karar, davacılar tarafından temyiz edilmiştir. Davacılar, Karaisalı Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2008/13 D.İş sayılı tespit dosyasında yüzölçümü belirlenen davaya konu tapulama harici arazinin zilyetliğinin murislerinden kendilerine intikal ettiğini, arazide murisleri ve kendilerince aşılanan zeytin ağaçlarının bulunduğunu, davalı şirketin kazı çalışmaları yapmak sureti ile yaklaşık 85 adet zeytin ağacını haksız yere söktüğünü belirterek haksız fiil nedeni ile uğradıkları zararın dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsilini istemişlerdir. Davalı yan ise istemin reddedilmesi gerektiğini savunmuştur. Yerel mahkeme, davacıların taşınmazdaki zilyetliklerini ispat edemedikleri, bilirkişi raporlarının çevre parsellere göre hazırlanan tahmini raporlar olduğu ve ne kadar zarar meydana geldiğinin tespit edilemediği gerekçesi ile istemi reddetmiştir. Dosya içeriğinden; aksi kanıtlanamayan davacı tanıklarının beyanlarına göre; dava konusu edilen zeytinlik alanın davacıların murislerine ait zilyetlikten geldiği anlaşılmakla; davacı yanın zarar ziyan isteme hakkı olduğundan Yerel mahkemece davanın bu yönden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. 2-Dava konusu zeytinlik alanda ne kadar zararın meydana geldiğinin tam olarak tespit edilememiş olması maddi tazminat isteminin tümden reddini gerektirmez. Şu halde Yerel mahkemece yapılacak iş, davacıların zarar ve ziyanını tespit etmek, zarar, fiili duruma göre farazi olarak belirlenebiliyorsa Borçlar Kanunu'nun 42. maddesi uyarınca hakkaniyet ölçüsünde uygun bir tazminata karar vermektir. Yerel mahkemece yazılı biçimde zarar kapsamının belirlenemediği ve davacıların zilyetliklerinin tespit edilemediği gerekçesiyle maddi tazminat isteminin tümden reddinde karar verilmiş olması doğru değildir. Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (1 ve 2) nolu bentlerde gösterilen nedenlerle davacılar yararına BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 15/12/2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.