Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13511 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 13586 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : Kozan 2. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 30/01/2014NUMARASI : 2009/356-2014/79Davacı İ.. D.. vekili Avukat E..U.. tarafından, davalı A.. Ç.. aleyhine 06/10/2009 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 30/01/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, haksız şikayet nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece istem kısmen kabul edilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Davacı vekili, davalının, aracının torpido gözünde bulunan 52 adet senedi müvekkilinin çaldığından bahisle müvekkilinden şikayetçi olduğunu, K.. M.. 2007/124 Esas, 2008/195 Karar sayılı kararı ile müvekkilinin hırsızlık suçunu işlemediğinden bahisle hakkında beraat kararı verildiğini, davalının bu hırsızlık ithamı karşısında müvekkilinin zor duruma düştüğünü, belirterek manevi tazminata karar verilmesini istemiştir.Davalı, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davalının soyut, haksız ve kişiyi rencide edici iddaları ile davacının kişilik haklarına saldırıda bulunduğu belirtilerek, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Şikayet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü; Anayasa’nın 36. maddesinde; “...” şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup; kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptir.Anayasa’nın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasanın “.. ” başlığını taşıyan 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtildikten başka, 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. T.. K.. 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25.maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış,olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı B.. 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir.Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikayeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikayet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikayetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır.Somut olayda, davalının, olay tarihinde arabasınında davacı ve dava dışı H.. Ö.. bulunduğu sırada torpido gözünden alacaklı olduğu toplam 52 adet senedin çalındığı, bu senetlerin içerisinde davacı İ.. D.. ve dava dışı H..Ö.. senetlerininde olduğu, senetlerinin onlar tarafından çalındığından beyanla şikayetçi olduğu, dava dışı kişilerinde davalı hakkında tefecilik suçundan şikayetçi olması üzerine soruşturmaların birleştirilerek davacı İ.. D.. ve dava dışı H.. Ö.. hakkında hırsızlık suçundan, davalı A.. Ç.. hakkında tehdit ve tefecilik suçundan cezalandırılması talebi ile kamu davası açıldığı, H.. Ö.. ve İ.. D..’ın atılı suçu işlediğine dair cezalandırılmasına yeterli kesin ve inandırıcı delil elde edilmediğinden beraatlerine, sanık A.. Ç.. ın tehdit suçundan bereatine, tefecilik suçundan cezalandırılmasına karar verildiği, temyizi üzerine Y.. D.. tarafından hükmün H.. Ö.. ve davacı İ.. D.. yönünden onanmasına karar verildiği anlaşılmıştır.Tüm dosya içeriğinden, davalının senetlerinin çalınması nedeni ile kendisinin olmadığı sırada aracında bulunan davalılar tarafından alındığına dair kuşkuya kapılmasının hayatın olağan akışına uygun olduğu, şikayet hakkının kullanılması için yeterli emarenin bulunduğu, davalının yasal şikayet hakkını kullandığı anlaşıldığından, mahkemece manevi tazminat isteminin tümden reddine karar verilmesi gerekirken, şikayet hakkının hukuka uygun kullanılmadığı gerekçesiyle davalının bir miktar manevi tazminat ile sorumlu tutulmuş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 24/11/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.