MAHKEMESİ : Ankara 22. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 04/03/2014NUMARASI : 2013/261-2014/90Davacı B.. A.. vekili Avukat S..Ç.. tarafından, davalı A.. M.. aleyhine 16/05/2013 gününde verilen dilekçe ile menfi tespit istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 04/03/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.2- Davacının diğer temyiz itirazına gelince; Dava, menfi tespit istemine ilişkindir. Mahkemece, istemin reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.Davacı vekili, davalı tarafından su şebeke hatlarına hasar verildiği gerekçesi ile haklarında icra takibi başlatıldığı, hasarların olduğu yerlerdeki alt yapı kazı çalışmalarının özel firmalar tarafından yürütüldüğü, bu nedenle kusur ve sorumluluklarının bulunmadığı belirtilerek davalıya borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.Haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında kural olarak gerçek zarar ilkesi geçerlidir. Zarar gören ancak haksız fiil sebebiyle uğradığı gerçek zararını haksız fiil sorumlularından isteyebilir. Zarar görenin zararı giderebilmek için kendi çalıştırdığı işçilerine ve araç sürücülerine ödediği ücretler ile araç yakıt giderleri genel idare giderleri olup, haksız fiil meydana gelmese dahi ödenmesi gereken giderlerdir. Bunların zarar ile ilgisi bulunmamaktadır. Özel olarak adam tutulup çalıştırıldığı kanıtlanmadıkça haksız fiil meydana gelmeseydi dahi yapılacak bu nitelikteki giderler zarar kapsamına dâhil edilemez.Somut olaya gelince; davalı, davacı tarafından yapılan kazı çalışmaları sırasında su şebeke hattına hasar verildiğini öne sürerek icra takibi başlatmış, iddia ettiği zarar miktarına ilişkin kalemlere A..Y.. 67. maddesi hükmü uyarınca %50 ilave yaparak istemde bulunmuştur. Dosya içeriğinden alacak olarak istenilen bedelin bir bölümünün davacının kendi çalıştırdığı işçilere bir başka deyişle genel idare giderlerine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece bilgisine başvurulan bilirkişi raporunda yukarıda açıklanan hukuksal olgular göz ardı edilerek, zarar kalemleri sıralanırken genel idare giderlerine yer verilerek hesaplamaya dâhil edilmiş, davalı tarafın alacağı sunulan yönetmelik hükmü de dikkate alınarak %50 artırımlı olarak hesaplanmış, mahkemece de benimsenen burapor doğrultusunda karar verilmiştir. Sözü edilen yönetmeliğin 67. maddesi hükmünde “Su ve kanalizasyon tesislerine, bilerek veya bilmeyerek çeşitli nedenlerle zarar verenler hakkında Devlet malına suç işleyenlere ilişkin hükümler uygulanmakla beraber, zararın giderilmesi için yapılan harcamalar %50 fazlasıyla kendilerinden tahsil edilir.” hükmüne yer verilmiştir. Anılan yönetmelik hükmü A.. ile aralarında sözleşme ilişkisi bulunan gerçek ya da tüzel kişilerin A.. tesislerine yönelik haksız eylemleri sebebi ile tazminat hesaplanmasına ilişkindir ve sözleşme ilişkisinin sonucu olarak A..abonesi olan kişileri bağlayacağı kuşkusuzdur. Oysa davalı, A..abonesi olmadığından hükmedilecek tazminatın anılan yönetmelik hükmüne göre belirlenmesi mümkün değildir. Zarar kapsamının Türk Borçlar Kanununun 50. (818 BK 42) maddesi hükmüne ve gerçek zarar ilkesine göre belirlenmesi gerekir. Gerçek zarar ilkesi zarar görenin malvarlığını haksız fiilin meydana gelmesinden önceki duruma getirmeyi amaçladığından yönetmelik hükmüne göre yapılacak hesap anılan ilkeye ve yerleşmiş Yargıtay uygulamasına da aykırı olacağından kabul edilemez. Davacı kurumun onarım giderleri belgelerinde belirtilen miktarlar doğru kabul edilerek, gerçek zarar ilkesine aykırı düşen bilirkişi raporuna değer verilerek hüküm verilemez.Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak, hasarın giderilmesi için özel olarak işçi tutup çalıştırma veya harcama yapma söz konusu ise bunların kanıtlanması için davalı tarafın delillerinin sorulup saptanması, bu konuda gösterilecek delillerin toplanması, özel olarak işçi tutup çalıştırıldığının ve harcama yapıldığının kanıtlanması halinde gerekirse bu yönden de zararın hesaplanması için yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınması, Tarifeler Yönetmeliğinde belirtilen % 50 artırılarak tahsile ilişkin hükmün haksız fiilden kaynaklanan hasar tazminatı davalarında uygulanamayacağı hususunun bilirkişiye hatırlatılması, davalı tarafın isteyebileceği gerçek zarar miktarı duraksamasız belirlendikten sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve soruşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) sayılı bentte gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, davacının öteki temyiz itirazlarının (1) sayılı bentte açıklanan nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 24/11/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.