Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13345 - Karar Yıl 2003 / Esas No : 14260 - Esas Yıl 2003





Davacı Fuat tarafından, davalı Ahmet aleyhine 15.5.2002 gününde verilen dilekçe ile haksız eylem sonucu kişilik haklarına saldırıdan dolayı manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; istemin kısmen kabulüne dair verilen 21.5.2003 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi taraflarca süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.Davacı, davalının kendisini seviyesizlikle suçlayıp kişilik haklarına saldırıda bulunduğunu ileri sürerek manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Mahkemece istemin bir bölümü hüküm altına alınmıştır. Kararı taraflar temyiz etmişlerdir.Dosya arasında bulunan bilgi ve belgelerden; davacı ile dava dışı 3. kişi arasında görülen Kat Mülkiyeti Yasasının 25. maddesinden kaynaklanan davanın yargılaması sırasında o davanın ve eldeki davanın davacısı tarafından mahkemeye sunulan 24.4.2002 günlü dilekçede eldeki davadaki davalının müvekkili dava dışı 3. kişi hakkında ".............. Davalının annesi önceki malik Mahide ve davalı yıllardır hiç yönetim gideri ödememiş Yönetimi icralarda mahkemelerde süründürmekten ve başkalarına zarar vermekten haz duyan zevk alan birisi olup İstanbul'da ki çok sayıda gayrimenkulleri ile ilgili yönetim giderlerini de ödemediklerini İstanbul Kadıköy Hukuk Mahkemelerin de, örneğin Altıncı Sulh Hukuk Mahkemesi 2000/1007 E sayılı dosya ile yönetim giderlerini ödemediklerinden dolayı açılan davanın devam etmesi bunlardan bir tanesidir. ...... Davalı Oya çok zengin olup borçlarını Ödememeyi mahkemelerde uğraşmayı başkalarına ceza vermeyi kendisine bir hobi haline getirerek alışkanlık kesbetmiş birisidir. Ayrıca kendisi hukuk mezunu olduğu halde devlete vergi borcunu ödememek için maliyede vergi kaydı yaptırmadan Serbest Avukatlık yaptığı ve davacılardan Ahmet ile ilgili Dördüncü Asliye Hukuk Hakimliğinde yetkili Avukat olmadığı halde Şuf'a davasını vekil olarak girip Ahmet'i milyarlarca zarara soktuğu ve hile ve hurda kullanarak davayı müvekkil lehine çevirdiği de mahkeme kararı ile sabittir. ... Davalı Oya kötü niyetli, hırçın kavgacı birisi olup hiç yüzünden seksen yaşlarındaki öz annesini döverek kolunu kırdığı geçimsizlik yüzünden hukukçu eşinden boşandığı bunlardan birkaçıdır. ... Davalı Oya miras yolu ile intikal eden büyük bir servete sahip olduğu bu malvarlığının kendisine verdiği güçle mesleğini dahi yasalara ve Avukat yasası hükümlerine aykırı olarak icra ettiği mesken ve iş yeri olarak baroya gösterdiği adreste olmadığı baroya yanlış adres gösterdiği mahkeme kararları ve savcılıkça polis tarafından yapılan tahkikatta aynı adreste bulunmadığı mahkeme kararları ile sabittir." biçiminde açıklamalar bulunan bir dilekçe verdiği, bu dilekçeye karşı yargılama sırasında, o davadaki davalı Oya'nın vekili olan eldeki davanın davalısı tarafından "celse arasında F. Sarıkaya tarafından verilen dilekçe tarafıma ulaştı ve dilekçede dava ile ilgili olmayan seviyesizce ifadeler kullanılmıştır..." biçiminde cevap verdiği anlaşılmaktadır.Davacı, davalının savunma amacını aşan bir hitapla ve hareket kastı ile kendisini seviyesizlikle suçlayarak kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu ileri sürmüştür. Davacı ile davalının vekilliğini yaptığı davada davacının 24.4.2002 tarihli yazısında dava konusu ile ilgili açıklama yaparken görülen dava ile ilgisi bulunmayan ve davanın sonucuna dolaylı da olsa etkisi olmayan nedenlere dayanması, o davanın davalısının kişiliği hakkında açıklamalarda bulunarak kişiliğindeki olguları gündeme getirmesi üzerine davalının verdiği cevapta davacının kullandığı ifadelerin seviyesiz olduğu biçimindeki savunması davacının eylemi üzerine ve savunma amacıyla söylenen sözlerdir. Davacı, kendi açıklamalarıyla konu dışına çıkarak olayla ilgili olmayan ve o davada savunma sınırları dışında kalması gereken konularda açıklama yaptığına göre kusurludur ve kendi kusurundan kaynaklanan nedenlerden dolayı kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu ileri süremez. Davalının verdiği cevap, davacının açıklamalarına karşı söylendiğinden ve davacının kullandığı sözlere karşı cevap niteliği oluşturduğundan, davacının kişilik haklarına saldırıdan söz edilemez. Mahkemece istemin tümden reddedilmesi gerektiğinin gözetilmemiş olması doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir.Sonuç : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle (BOZULMASINA); bozma nedenine göre davacının temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve temyiz eden davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 13.11.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.