Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13223 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 16025 - Esas Yıl 2014





Davacı İ.. B.. vekili Avukat Ö.. A.. tarafından, davalı K.. O.. aleyhine 13/03/2013 gününde verilen dilekçe ile rücuen tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 08/05/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.2- Davalının diğer temyiz itirazına gelince;Dava, askerlik hizmeti dolayısıyla verilen zarar nedeni ile müteselsil sorumlu devletin ödediği tutarın, öteki sorumluya rücuuna ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, davalının askerlik görevini yaptığı sırada zırhlı muharebe aracındaki MG-3 makineli tüfeğin doldur boşalt işlemi yapılırken tetik düşürülmesi sırasında elektronik komuta kutusu üzerindeki düğmenin top konumundan MG-3 konumuna getirilmemesi üzerine topun yanlışlıkla ateş alması sonucu dava dışı er S.. T.. öldüğünü, A.. M.. 2. Dairesinin 2009/2580 Esas ve 2009/1199 Karar sayılı dava dosyasında ölen erin yakınlarına maddi ve manevi tazminat ödenmesine karar verildiğini, hükmedilen tazminatın dava dışı tazminat alacaklılarına ödendiğini belirterek söz konusu tazminatın davalının kusuru nisbetindeki tutarının ödeme tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı ise, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davalının tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu Jandarma er S.. T..ölümüne neden olduğu, bu nedenle davacı kurum tarafından ölen erin yakınlarına ödemenin yapıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, davalının H.. K.. 2'nci H.. M.. 2011/232 Esas, 2011/535 Karar sayılı kararıyla silah ve cephanesi hakkında dikkatsizlik, nizamlara ve emirlere riayetsizlik dolayısıyla taksirle bir kişinin ölümüne neden olmaktan cezalandırılmasına karar verildiği, askeri ceza mahkemesi tarafından davalının meydana gelen olayda ağır kusurlu kabul edildiği anlaşılmaktadır. 6098 sayılı TBK 74. maddesi gereğince, kural olarak, ceza mahkemesince verilen beraat kararları hukuk hakimini bağlamaz ise de; verilecek mahkumiyet kararı ve belirlenen maddi olgular hukuk hakimi yönünden bağlayıcıdır. Askeri ceza mahkemesi tarafından meydana gelen olayda davalının tam kusurlu olmadığı, ağır kusurlu bulunduğu kabul edilmiştir. Hukuk hakimi askeri ceza mahkemesince belirlenen bukusur saptamasıyla bağlı değildir. Mahkemece, konunun uzmanı olan bir bilirkişiden davalıya zırhlı muharebe araçlarının emniyet tedbirleri ile atış emniyet talimatlarının tebliğ edilmesine rağmen rücuen tazminat konusu olayın gerçekleştiği, davacının hizmetin ifası sırasında kimsenin zarar görmemesi için gerekli tedbirleri alıp gerekli eğitim, denetim ve kontrol görevlerini yerine getirip getirmediği hususu da değerlendirilerek davalının kusur oranı ve rücuen tazminatın kapsamı belirlenmelidir. Mahkemece kusur incelemesi yaptırılmadan davalının tam kusurlu kabul edilerek karar verilmesi doğru değildir.Diğer yandan rücuun amacı, birlikte sorumlular arasında hakkaniyete göre denge kurmaktır. BK’nun 50. maddesi, hakimin takdirini temel almıştır. Anılan madde buyruğuna göre, ilgililerin birbirlerine karşı rücu hakları olup olmadığını ve varsa kapsamını hakim takdir edecektir. Bu madde, her ne kadar birden çok kimselerin ortak kusurlarıyla zarar oluşturmalarını düzenlemiş ise de; onu izleyen 51. maddedeki birden çok kişilerin değişik hukuksal nedenlerden sorumluluğunda da belirtilen kural geçerlidir. Öyleyse, çok tipli teselsülde de hakim, rücu kapsamını takdir durumundadır.Kusur, kapsam belirlemede etkin ise de hakkaniyet, onunla birlikte değerlendirilmesi gereken öğelerdendir. Zararlandırıcı olay davalının askerlik ödevi sırasında meydana gelmiştir. Hizmetin karşılığında ücret almaması ve anayasal ödevde bulunması dolayısıyla onun, tazminatın tümüyle sorumluluğu durumunda hakkaniyet öğesi, kapsam belirlemede dikkate alınmamış olma sonucunu doğurur. Bu durum karşısında anılan öğe de değerlendirmeye katılarak davalının kusuruna göre belirlenecek tazminattan belirli bir indirim yapılmak üzere yerel mahkeme kararı bozulmalıdır.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) no'lu bentte belirtilen nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, davalının diğer temyiz itirazlarının (1) no'lu bentte gösterilen nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 18/11/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.