MAHKEMESİ : Karasu Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 12/09/2013NUMARASI : 2009/27-2013/515Davacı T.. P.. vekili Avukat E. A. tarafından, davalı S.. B.. aleyhine 28/01/2009 gününde verilen dilekçe ile haksız fiil nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 12/09/2013 günlü kararın Yargıtay’ca duruşmalı olarak incelenmesi davalı tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne, talep olunan ve hüküm altına alınan miktar itibariyle duruşma isteminin reddine karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.Dava, haksız fiilden kaynaklanan yaralanma nedeniyle uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm; davalı tarafından temyiz edilmiştir.Dosya kapsamından; Karasu Sulh Ceza Mahkemesi'nin 08/07/2009 tarih 2009/58 Esas, 2009/385 sayılı kararında, sanık olarak yargılanan S.. B..'ün adresinin "P. caddesi Y. Mahallesi, D.Mevkii, H. Blokları Kat:2 Karasu /Sakarya" olarak gösterildiği, ancak dava dilekçesinin "Yalı Mahallesi Karasu/Sakarya" şeklindeki adreste davalının oğlu S. B.'e tebliğ edildiği, davalının duruşmalara katılmadığı ve temyiz aşamasında sözkonusu adresin oğlunun tekel bayisi adresi olduğunu ileri sürdüğü anlaşılmaktadır. 7201 sayılı Tebligat Yasası'nın 10. maddesi; " Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartiyle her yerde tebligat yapılması caizdir. (Ek fıkra: 11/01/2011-6099 S.K./3.mad.) Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.HUMK 73. maddesi gereğince; mahkeme davalı tarafı dinlemek ve savunmasını bildirmek için kanuni şekillere uygun olarak davet etmedikçe hükmünü veremez. 01/11/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK 27. maddesine göre de hakim; "Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. Bu hak; yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içerir." hükmünü düzenlemektedir. Buna göre, bir davada davalı tarafa Anayasa ve kanunlar ile güvence altına alınmış olan savunma hakkını kullanma imkanı verilmelidir. Savunma hakkını kullanma imkanının verilmesi, ona dava dilekçesinin usulüne uygun olarak tebliğ edilmesi ile olur.Şu halde, 7201 sayılı Tebligat Yasası'nın 10/1. maddesi uyarınca, dava dilekçesi davalının bilinen son adresine veya bildirdiği adrese usulüne uygun olarak tebliğ edilmeli, savunma ve delilleri incelenerek sonuca göre karar verilmelidir. Mahkemece açıklanan yön gözetilmeden, açıklama ve ispat hakkı tanınmadan yargılama yapılarak hüküm kurulması doğru olmayıp kararın bozulması gerektirmiştir.SONUÇ:Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerde BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 16/10/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.