Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13073 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 12307 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Ankara 6. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 24/12/2013NUMARASI : 2013/153-2013/625Davacı M.. K.. vekili Avukat H. E..D.. tarafından, davalı Y.. A... aleyhine 20/04/2010 gününde verilen dilekçe ile maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 24/12/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, maddi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, davalı şirket tarafından işletilen Ankamall isimli alışveriş merkezi otoparkına aracını park ettiğini, daha sonra ise aracını park ettiği yerde bulamadığını, aracının kimliği belirlenemeyen şahıs veya şahıslar tarafından çalındığını belirterek, aracının değerinin tahsilini talep etmiştir.Davalı, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.Mahkemece, dava haksız fiile dayalı maddi tazminat istemi olarak nitelendirilmiş; haksız fiili ika eden şahsın davalı olmadığı ve yine taraflar arasında herhangi bir hukuki ilişki bulunmadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.Dosya kapsamından, davacının aracını Ankamall otoparkına park ettiği, aracının anahtarını alışveriş merkezinde bir iş yerinde çalışan oğluna bıraktığı, akşam iş çıkışı aracı oğlunun eve getireceği ancak aracın yerinde bulunamadığı, kimliği belirsiz bir şahıs tarafından bulunduğu yerden alındığı anlaşılmaktadır.İki tarafın, hukuki bir sonuç doğurmak amacıyla karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanlarıyla meydana gelen hukuki işlem olarak tanımlayabileceğimiz sözleşme, 818 Borçlar Kanunu'nda (ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nda) düzenlenen borcun kaynaklarından en yaygın olanıdır. Türk hukukunda bir kısım sözleşme türleri kanunda düzenlenmiş olmakla birlikte, yasal sınırlar içerisinde bu düzenlemenin dışında da istenilen sözleşme yapılabilir. Eldeki davada çözüme ulaşmak için alışveriş merkezine çekilen aracın taraflar arasında hukuki bir ilişki oluşturup oluşturmayacağının tespiti gereklidir.Bir sözleşmenin esaslı unsurlarını içeren ve bağlanma istemini taşıyan irade beyanı diyebileceğimiz icap (öneri), genellikle bir sözleşmenin kurulması için gerekli olan irade beyanlarından ilk açıklananıdır. İcabı (öneri) değiştirmeyen ve onunla uyum içerisinde olan irade açıklaması diyebileceğimiz kabul, sözleşmenin kurulmasını sağlayan irade açıklamasıdır.Türk dil kurumu sözlüğünde: “Saklanılması, korunması için birine veya bir yere bırakılan eşya” olarak tanımlanan vedia (emanet), 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 463. maddesinde “İda, bir akittir ki onunla müstevdi, mudi tarafından verilen şeyi kabul ve onu emin bir mahalde hıfzetmeği deruhte eder. Ücret şart edilmedikçe veya hal, müstevdiin ücrete intizarını icab etmedikçe müstevdi ücret isteyemez.” (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 561. maddesinde saklama sözleşmesi, saklayanın, saklatanın kendisine bıraktığı bir taşınırı güvenli bir yerde koruma altına almayı üstlendiği sözleşmedir. Açıkça öngörüldüğü veya durum ve koşullar gerektirdiği takdirde, saklayan ücret isteyebilir.) şeklinde tanımlanmıştır. Bu düzenlemelerden açıkça anlaşılacağı üzere vedia sözleşmesi için ücret kurucu unsur değildir.Yukarıdaki açıklamalar ışığında: Davalı işlettiği alış veriş merkezinin otoparkını ücretsiz olarak araç park edilmesine açmış vaziyettedir. Davalı bu şekilde, vedia (emanet) sözleşmesi kurulması için tüm araç sahiplerine icap (öneri) mahiyetinde irade beyan etmiş durumdadır. Davacı aracını getirip otoparka park ettiğinde davalının icabına uygun kabul yönünde irade açıklamasını yapmıştır. Böylece taraflar arasında vedia sözleşmesi kurulmuştur.Şu durumda: Mahkemece, dava konusu zarar çekişmesinin taraflar arasında kurulan vedia (saklama) sözleşmesi yükümlülüklerine uyulup uyulmadığı açısından değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken; yanılgılı gerekçeyle anılan şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya uygun bulunmamış; kararın, bu nedenle bozulması gerekmiştir.SONUÇ:Temyiz edilen kararın, yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 15/10/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.