Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13065 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 18673 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Ankara 2. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 05/02/2013NUMARASI : 2012/4-2013/34Davacı R.. E.. vekili Avukat M... C... tarafından, davalılar A.. Gaz. Bas. Yayın San. ve Tic. A.Ş. adına sahibi M.. S.. vd. aleyhine 04/01/2012 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 05/02/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ve davalılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, istem kısmen kabul edilmiş; karar, taraflarca temyiz edilmiştir.Davacı, A... Gazetesinin 23/11/2011 tarihli nüshasında çıkan haberde, İşçi Partisi genel başkan yardımcısı H.. Ö..'in, tutukluyken vefat eden M..görevlisi K... K... tarafından kaleme alınan mektuptaki açıklamalara dayanarak düzenlediği basın toplantısının, yorumlanarak yayınlanması suretiyle kişilik haklarının ihlal edildiğini belirterek manevi tazminat talep etmiştir.Davalılar, davanın reddinin gerektiğini savunmuşlardır.Mahkemece; dava konusu basın açıklaması ve haberin davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu değerlendirilerek, istem kısmen kabul edilmiştir.Basın özgürlüğü, Anayasanın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Yasasının 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır. Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasanın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanununun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.Gazetede çıkan haber, İşçi Partisi genel başkan yardımcısı, davalı H.. Ö..'in basın açıklamasına, H.. Ö..'in basın açıklaması ise Kaşif Kozunoğlu'nun mektubuna dayanmaktadır.Talebe göre davalı H.. Ö.. tarafından basın açıklaması yapılmış, açıklamada bir mektup konu edilmiş, mektuba dayanılarak, davacının İsviçre Bankalarında hesapları olduğu, bu hesaplarda yüklü miktarda parası olduğu, bu paranın kaynağının açıklanması gerektiği, bu hesapların başka ülke istihbaratı tarafından bilindiği ve şantaj unsuru olarak kullanılıp, ülke menfaatlerinin ihlal edildiği iddia edilmiştir.Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararlarında da belirtildiği üzere siyasi hüviyete sahip şahısların kendilerine yönelik sert, ağır ve hatta incitici eleştirilere katlanmaları gerekir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile güvence altına alınan ifade özgürlüğünün sadece “zararsız ve ilgilenmeye değmez olarak görülen bilgi ve fikirler değil aynı zamanda rahatsız eden, şaşırtan ve gücendiren ifadelerin de bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiği” belirtilmiş ve bu ifadeler var olmadan "demokratik bir toplum"dan söz edilemeyeceği vurgulanmıştır.Davalılardan H.. Ö.. ve davacı R.. E..'ın siyasi hüviyete sahip oldukları, izahtan varestedir. Yayın konusu hakkında kamu yararının varlığı ise tartışmasızdır. Bu nedenle kamunun yüksek oranda dikkatini çekmektedir. Açıklanan nedenlerle bu davalı açısından davanın reddi gerekirken kısmen kabulu doğru görülmemiştir.Talep, Davalı şirketin sahibi olduğu gazetedeki haber açısından değerlendirilirse: Okuyucunun ilgisini artırmak amacıyla, habercilik tekniğine uygun olarak, özle biçim arasındaki denge korunarak kullanılan çarpıcı başlık kişilik haklarına saldırı oluşturmaz. Dava konusu haberde kullanılan başlıklar ve içerik bir bütün olarak değerlendirildiğinde: Diğer davalının basın toplantısına ve dolayısıyla anılan mektuba dayanılarak yazıldığı, özle biçim arasındaki dengenin korunduğu, haberin görünür gerçekliğe uygun olduğu, hukuka aykırılık unsurunun gerçekleşmediği ve davacının kişilik haklarına saldırı oluşturmadığı sonucuna varılmaktadır.Mahkemece açıklanan yönler gözetilerek, istemin tümden reddedilmesi gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçeyle, davalıların tazminat ile sorumlu tutulmuş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA; bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 15/10/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.