MAHKEMESİ : Kandıra Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 06/06/2013NUMARASI : 2011/230-2013/465Davacı A.. T.. vekili Avukat E.. B.. tarafından, davalı O.. B.. aleyhine 28/01/2011 gününde verilen dilekçe ile haksız şikayet nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 06/06/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.Dava, haksız şikayet nedeniyle kişilik haklarına saldırıdan dolayı uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Yerel mahkemece istem kabul edilmiş; karar, davalı tarafından temyiz olunmuştur.Davacı, Kandıra ilçe emniyet müdürü olarak görev yaptığını, aynı yerde başkomiser olarak görev yapan davalının kendisi ile ilgili bir soruşurmadan dolayı intikam alma hırsı ile kamu kaynaklarını usulsüz kullandığına dair asılsız iddia ve ithamlarda bulunarak Cumhuriyet Savcılığına şikayet dilekçesi verdiğini, şikayet neticesinde idarenin bilgilendirilmesi dolayısı ile idari soruşturma geçirdiğini, hakkında adli yönden takipsizlik, idari yönden de ceza tayinine mahal olmadığına karar verildiğini belirterek davalının haksız şikayeti nedeniyle manevi tazminat isteminde bulunmuştur.Davalı ise, ilçe emniyet müdürlüğü hizmet binasında davacı ile birlikte 6 personelin ikamet ettiğini, kendisinin lojmanda ikamet etmediğini, lojmanda ikamet eden ve etmeyen yaklaşık 40 personelden kaloriferci parası adı altında para toplandığını, kendisinin başından beri buna itiraz ettiğini, bu durumun Kamu Konutları Kanunu ve Yönetmeliğine aykırı bulunduğunu, giderlerin kurum tarafından karşılanması gerektiğini, hem kendi adına, hem de parayı vermek istemeyip itiraz eden, ancak sesini çıkartamayan diğer personelin haklarını korumak adına davacıya şifahi olarak sürekli itirazda bulunduğunu, itirazının kabul edilmeyerek paranın toplanmaya devam edildiğini, en son para toplama işinin kendisine verildiğini, para toplamayı reddettiği için davacı tarafından sicil notunun düşürüldüğünü, resmi araç ile davacının eş ve çocukları ile il dışına çıkarak kamu kaynaklarını usulsüz olarak harcadığını, davacıyı intikam almak ve kendisine zarar vermek amacıyla şikayet etmediğini, hakkını aramak için şikayette bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece davalının şikayet hakkını yasal olmayan bir amaca ulaşmak için kötüniyetle kullandığı gerekçesiyle istemin kabulüne karar verilmiştir.Şikayet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü; Anayasa’nın 36. maddesinde; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup; kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptir.Anayasa’nın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasanın “Temel Haklar ve Hürriyetlerin Niteliği” başlığını taşıyan 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtildikten başka, 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25. maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, BK’nun 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir.Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikayeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikayet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikayetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır.Somut olayda, lojman ve hizmet binası olarak kullanılan ilçe emniyet müdürlüğü binası kalorifercisinin emekli olması üzerine, kaloriferi yakmak üzere görevlendirilen sivil şahsın ücretinin personelden aidat adı altında toplandığı, bu aidatın başlangıçta başka personel tarafından toplanmakta iken, sonradan davacı tarafından emniyet amiri olarak görev yapan davalının görevlendirildiği, davalının lojmanda kalmaması ve yasal olmadığı gerekçesiyle toplanan aidatı ödemek istememesi nedeniyle şifahi olarak davacıya itiraz ettiği, itirazının kabul edilmediği, promosyon parasıyla alınan hizmet aracı ile sonradan görev nedeniyle gittiği anlaşılan davacının zaman zaman eş ve çocuklarını da götürdüğünün tespit edildiği, davalının kaloriferci ücretinin ödenmesi için toplanan aidatın ve kamu aracının usulsüz olarak kullanıldığı düşüncesiyle davacı hakkında şikayetçi olmasında zayıf da olsa somut bir takım emareler bulunduğu anlaşılmakla, şikayetin hak arama özgürlüğü sınırları dahilinde olduğu kabul edilerek istemin tümden reddi gerekirken, şikayetin haksız olduğundan bahisle istemin kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. Kararın bu nedenle bozulması gerekir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 15/10/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.