Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12822 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 11602 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Beykoz 2. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 17/02/2014NUMARASI : 2013/552-2014/56Davacı S.. K.. vekili Avukat C..Y. tarafından, davalı A.. Y.. vd aleyhine 27/04/2010 gününde verilen dilekçe ile basın yoluyla hakaret nedeni ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 17/02/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. 1-Davalı K.. B..'ın temyiz itirazlarının incelenmesinde; Dava, yayın yoluyla kişilik haklarına saldırıdan dolayı uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, istemin bir bölümü kabul edilmiş; karar, davalılar tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, F... Haber adlı gazete ve www.f.....com.tr adlı internet sitesinde yayınlanan 08/12/2009 - 09/12/2009 - 10/12/2009 - 11/12/2009 - 13/12/2009 - 14/12/2009 - 15/12/2009 - 16/12/2009 - 17/12/2009 - 18/12/2009 günlü haber, yorum ve internet haberleri nedeni ile kişilik haklarına saldırıdan dolayı davalılardan toplamda 24.000 TL manevi tazminatın müştereken ve müteselsilen ödetilmesi isteminde bulunmuştur. Davalılar, davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır. Mahkemece, 08/12/2009-10/12/2009-13/12/2009-15/12/2009 günlü haberler nedeni ile her bir yayın için 2.000,00 TL manevi tazminatın ödetilmesine fazlaya ilişkin istemin reddine dair verilen kararın dairemizce gerekçe gösterilmeden hüküm kurulmuş olması nedeni ile bozulması üzerine yeniden yapılan yargılama sonunda istemin aynı yayınların davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde görülen bölümleri açıklanarak kısmen kabulüne karar verilmiştir. 5187 sayılı Basın Kanununun 13. maddesinde süreli ve süresiz yayınlarda hukuki sorumlular düzenlenmiştir. Buna göre süreli yayınlarda eser sahibi ile yayın sahibi ve varsa temsilcisi, yayın sahibi tüzel kişi şirketse, anonim şirketlerde yönetim kurulu başkanı, diğer şirketlerde en üst yönetici, şirket ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur. Davalı K.. B.. yazı işleri müdürü olup, 5187 sayılı yasanın 13. maddesine göre hukuken sorumluluğu bulunmadığı görülmektedir.Şu durumda, davalı K.. B.. hakkındaki istemin husumet nedeni ile reddi yerine işin esasının incelenmiş olması doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir. 2- Davalı A.. Y..'ın temyiz itirazlarına gelince; Basın özgürlüğü, Anayasanın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Yasasının 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır.Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması,genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir. Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasanın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanununun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur. Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır. Somut olaya gelince; davacının fotoğrafçı, eşinin Beykoz İlçesinde bir siyasi parti teşkilatında olduğu, davacının aynı zamanda Beykoz İlçesinde yayınlanan yerel bir gazetede yazarlık yaptığı, Beykoz Belediyesinin bir önceki belediye başkanı döneminde ilçede bazı yolsuzluklar olduğu iddialarının davalı gazetede gündeme getirildiği, bu yazıların birbiri ile bağlantılı olarak bir süre devam ettiği, bir kısmında davacının yazarlık yaptığı gazetenin sahibinin P.... Devlet Hastanesinde çalışıyor gözüküp maaş aldığı konusunun gündeme getirildiği, bunun yanında davacının Beykoz Belediyesine bağlı B..a ait dükkanda kiracı olduğu dükkanın kira borcunu ödemediği, borçlarını ödememek için şirketinin adını sık sık değiştirdiği, bu nedenle B...'ın haciz işlemi başlatacağının yazıldığı, belediyeyi 80 trilyon borç ile bıraktığı bildirilen önceki belediye başkanına eleştiriler yöneltildiği, Beykoz spor kulübünün dibe vurduğu, sorumlusunun kulüp başkanı olduğu, bu haberlerinin ilçede büyük ilgi ve destek gördüğü ancak diğer yerel gazetelerin bunları yazamadığı, buna karşılık haberleri yayınladığı için gazetelerine yönelik saldırıya geçtiklerini dile getirdiği görülmüştür. Dava konusu yayınların genel olarak Beykoz İlçe Belediyesi ve spor kulübünün sorunları ile ilgili olduğu, diğer yerel gazetelerin bu sorunları yazmamasının ağır biçimde eleştirildiği, davacının hem bir başka yerel gazetede yazar olması, hem de belediyeye bağlı şirketin dükkanında kiracı olarak bulunması nedeni ile haberlerin bir bölümünde isminin geçtiği anlaşılmaktadır. Şu durumda haberlerin genel olarak toplumsal ilgiye haiz olup yayınlanmasında kamu yararı bulunduğu sonucuna varılmalıdır. Haberin okuyucunun ilgisini çekmesi için çarpıcı başlıklar kullanılmış ise de bir gazetecilik tekniği olan ve ayrıntı niteliğindeki bu durumun, haberin hukuka uygunluk sınırları içinde kalması sonucunu değiştirmediği, bu şartlar altında basın özgürlüğünün davacının kişilik değerlerine üstün tutulması gerektiği ve davacının kişilik değerlerinin ihlal edilmediği sonucuna varılarak, istemin tümden reddi yerine kısmen kabulü doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (1) sayılı bentte gösterilen nedenle davalı K.. B.. yararına, (2) sayılı bentte gösterilen nedenle davalı A.. Y.. yararına BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 02/10/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.