Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12821 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 18507 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Ankara 7. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 30/04/2013NUMARASI : 2012/263-2013/257Davacılar A.. G.. vd. vekili Avukat G... A... tarafından, davalılar A.. G.. vd. aleyhine 09/05/2012 gününde verilen dilekçe ile haksız şikayet nedeni ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 30/04/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacılar vekili ve davalılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacıların tüm, davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.2-Davalıların diğer temyiz itirazlarına gelince;a-Dava, haksız şikayet nedeni ile uğranılan maddi ve manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece istemin bir bölümü kabul edilmiş; karar taraflarca temyiz edilmiştir.Davacı E.. G.., .......... plakalı aracı satın aldığını ancak tescili sırasında yurt dışında olduğundan akrabası olan davalı A.. G.. adına tescil edildiğini aracı kendisinin kullanmakta olduğunu, davalı R.. G.. ile aralarında geçen bir tartışma nedeni ile R.. G..'ün oğlu olan davalı A.. G..'ü azmettirerek aracın çalındığı yolunda şikayetçi olmasını sağlandığını, aracın davacı A.. G.. tarafından kullanıldığı sırada polisler tarafından durdurularak her ikisinin de hırsızlık şüphesi ile yakalanarak karakola götürüldüklerini, sonrasında olayın aslının ortaya çıktığını ve haklarında hırsızlık soruşturmasından ek takipsizlik kararı verilerek davalılar hakkında suç uydurma suçundan kamu davası açıldığını, mahkum olduklarını, bu arada araca el konulduğundan ikame araç kiralamak zorunda kaldıklarını, davalıların kasten kendilerini zarara uğratmak için şikayetçi olup maddi ve manevi olarak zarara uğramalarına neden olmalarından dolayı uğradıkları zararın ödetilmesi isteminde bulunmuşlardır.Davalılar, E.. G..'ün 2002 yılında araç satın aldığını, ricası üzerine A.. G.. üzerine tescil edildiğini ancak araca kendisinin bindiğini aradan yıllar geçtiği halde bir türlü aracı üzerine geçirmediğini, araca ait her türlü vergi ve cezanın A.. G.. adına tahakkuk ettiğini, aracın trafikte olması nedeni ile her an kaza riski ve sorumluluğu taşıdığını bu nedenle aracı üzerine almasını sağlamak için bu yola başvurduklarını, davanın haksız ve yersiz olduğunu savunmuşlardır.Mahkemece, davalıların haksız ihbarı sonucu davacıların hırsızlık suçundan yargılanmaları ve TMK 4. maddesindeki kıstaslar göz önünde tutularak maddi tazminat isteminin kısmen kabulüne, manevi tazminat istemlerinin kabulüne karar verilmiştir.Dosya arasındaki bilgi, belge ve trafik tescil kaydından ....... plakalı aracın 27 Ocak 2012 tarihinde davalı A.. G.. tarafından davacı A.. G..'e satılarak tescil edildiği anlaşılmaktadır. Tarafların birbiri ile örtüşen beyanlarına göre araç 2002 yılında davacı E.. G.. tarafından haricen satın alınmış ancak o tarihte yurt dışında olduğu için akrabası olan davalı A.. G.. adına tescil ettirilmiştir. Aradan 10 yıl geçtikten sonra ancak araç gerçek maliki adına tescil edilebilmiştir. Hayatın olağan akışına göre 10 yıllık sürenin makul kabul edilmesinin mümkün olmadığı ortadadır. Bu arada araç davacılar tarafından kullanılmakta olup trafikte işler vaziyetteki araç dolayısıyla davalı adına trafik cezaları ve vergi tahakkuk etmektedir. Ayrıca davalı Karayolları Trafik Kanunu'na göre kayıt maliki olarak işleten sıfatı ile kusursuz sorumlu kabul edilmekte olduğundan aracın karışacağı her türlü kazadan dolayı da davalının maddi ve manevi olarak risk altında olduğu ortadadır.Şu durumda davacıların kendilerine ait olan ve kendileri tarafından kullanılmakta olan aracı üzerlerine tescil ettirmemelerinde ağır kusurlu oldukları anlaşılmıştır. Türk Medeni Kanunu 2. maddesinde; Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır, bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz biçimindeki genel ilke ve Türk Borçlar Kanunu 52/1. (818 sayılı BK 44) maddesindeki “Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir” hükmü uyarınca araç davacılara teslim edilmiş ve davacı A.. G.. adına da tescil edilmiş olmasına göre davacı E.. G..'ün maddi tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulü doğru olmamış kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.b-Kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminat ödetilmesini isteyebilir. Yargıç, manevi tazminatın tutarını belirlerken, saldırı oluşturan eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Tutarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel durum ve koşulların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde nesnel (objektif) olarak göstermelidir. Çünkü yasanın takdir hakkı verdiği durumlarda yargıcın, hukuk ve adalete uygun karar vereceği Medeni Yasa'nın 4. maddesinde belirtilmiştir. Takdir edilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.Somut olaya gelince, taraflar arasında yaşanan olayın gelişim biçimi, olay tarihi, ekonomik ve sosyal durumlar gözetildiğinde takdir edilen manevi tazminat tutarları fazladır, daha alt düzeyde manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2/a-b) sayılı bentte gösterilen nedenlerle BOZULMASINA; davacıların tüm, davalıların diğer temyiz itirazlarının ilk bentteki nedenlerle reddine ve davalılardan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 02/10/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.