Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1275 - Karar Yıl 2005 / Esas No : 3906 - Esas Yıl 2004





Davacı Hazine vekili tarafından, davalı Adem aleyhine 19.6.2001 gününde verilen dilekçe ile 2330 sayılı Yasadan doğan rücuen tazminat istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; mahkemece davanın kabulüne dair verilen 18.1.2003 günlü kararın Yargıtayda duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle; tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir. 2-Diğer temyiz itirazlarına gelince; dava, 2330 sayılı Yasadan doğan rücuen tazminat İstemine ilişkindir. Mahkemece, dava kabul edilmiştir. Olay tarihinde Y Jandarma Komutanlığında görevli olan Kd. Çvş. Mehmet komutasındaki ve içinde davalının da bulunduğu askerlerle görev dönüşü komutanın isteği üzerine Salda Gölü kenarında durmuştur. Araçtaki görevli erin silahını alan araç komutanı Mehmet avlanmak için ateş etmiş ve davalıya boş kovanları toplatmıştır. İkinci kez avlanmak için durduğunda davalı komutanın kendilerine de avlanmak için izin vereceğini düşünerek silahını atış konumuna getirmiş ancak izin verme durumu olmayınca horozu kapatmayı unutmuştur. Araca binip görev yerine dönerlerken sarsıntıdan silah patlamış ve komutan vefat etmiştir. Açıklanan şu maddi olgu itibariyle olayın görev sırasında meydana gelmediği ve görevle bağlantılı olmadığı anlaşılmaktadır. Ölenin, davalı da dahil olmak üzere görev dışı böyle bir avlanma eylemine girmemiş/olsaydı bu sonucun meydana gelmeyeceği şeklinde mantıksal illiyet bağı ileri sürülebilir. Ne var ki mantıksal illiyet bağı hukuk düzeninin öngördüğü uygun illiyet bağı olarak kabul edilemez. Yerel mahkemece, ölen kişinin eyleminin sonucun meydana gelmesinde uygun illiyet bağı oluşturup oluşturmayacağı tartışılmamıştır. Davalının olayda özensizliği açık olmakla birlikte bu özensizliğin asıl nedeni ölenin keyfi hareketinin olayı başlatmış olmasıdır. Gerek davalının ve gerekse ölenin konumlan itibariyle ölen kişi araç komutanı olduğundan son derece özenli davranması, emrindeki kişileri davalı da dahil olmak üzere hareketlerini denetleyip araca bindikten sonra tüm erlerin silahlarını kapatmalarını kontrol etmek zorundadır. Başlangıçtaki keyfi davranmasının devamı, olarak denetim görevini de yerine getirmemesi ölenin özensizliğini ve bölüşük kusurunu oluşturur. Mahkemece, bu durumun gözetilerek tazminat miktarından karşı kusur nedeniyle bir indirim yapılmak üzere kararın bozulması gerekmiştir. Sonuç: Temyiz olunan kararın (2) sayılı bentte gösterilen nedenle (BOZULMASINA), diğer temyiz itirazlarının ilk bentteki nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 15.2.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.