Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 12539 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 2089 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ : Nazilli Sulh Hukuk MahkemesiTARİHİ : 25/02/2013NUMARASI : 2009/1783-2013/349Davacı S.. D.. vekili Avukat A.... A. tarafından, davalı O.. G.. aleyhine 04/12/2009 gününde verilen dilekçe ile cismani zarar nedeni ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 25/02/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ve davalı vekili tarafından istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının tüm, davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.2- Davacının diğer temyiz itirazlarına gelince;a)Dava, yaralama eylemine dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.Borçlar Yasası'nın 47. maddesi gereğince yargıcın, özel durumları göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Takdir edilecek bu tutar, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 gün ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel durum ve koşullar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden yargıç, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde nesnel (objektif) ölçülere göre uygun (isabetli) bir biçimde göstermelidir.Davaya konu olayın oluş biçimi ve davacıda meydana gelen yaralanma düzeyi ile yukarıda açıklanan ilkeler gözetildiğinde; davacı yararına hüküm altına alınan manevi tazminat miktarı azdır. Davacı yararına daha üst düzeyde manevi tazminata karar verilmesi gerekirken yazılı biçimde karar verilmiş olması doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir. b)Dosya kapsamından ve özellikle dava dilekçesinden davacının maddi tazminat isteminin açık olmadığı, zarar kapsamının tam olarak belirtilmediği görülmektedir. Öncelikle maddi zararının geçici veya sürekli iş göremezlik ve tedavi gideri gibi kalemler halinde davacı tarafa açıklattırılması gerekir. Yine, davacı tarafından tedavi giderlerine ilişkin herhangi bir belge sunulmamış ise; olayın niteliğine göre tedavi için muhtemel yapılması gereken ancak belgelenemeyen giderlerin bulunup bulunmadığı var ise, makul miktarın doktor bilirkişi tarafından belirlenmesi gerekir. Ayrıca BK'nun 42. maddesi uyarınca hakkaniyet ölçüsünde ve olayın oluşuna uygun bir tazminata hükmedilebileceği de gözetilmelidir. Şu durumda, maddi tazminata yönelik istemin tümden reddine karar verilmesi doğru görülmemiş ve eksik incelemeye dayalı kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda (2-/a-b) numaralı bentlerde gösterilen nedenlerle davacı yararına BOZULMASINA, davalının tüm, davacının diğer temyiz itirazlarının (1) numaralı bentte gösterilen nedenlerle reddine ve davacıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 29/09/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.