Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12534 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 8966 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Gölbaşı 1. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 12/12/2013NUMARASI : 2013/758-2013/955Davacı İçişleri Bakanlığı vekili Avukat G.. D.tarafından, davalı M.. A.. aleyhine 27/08/2013 gününde verilen dilekçe ile rücuen tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 12/12/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. 1- Dava, 2330 sayılı Yasa gereğince rücuen tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.2330 sayılı Yasa hükümlerine göre, devlet, bu yasa kapsamı içinde yer alan kamu görevlisinin görevi sırasında ve görevi ile bağlantılı olarak uğradığı zararları öncelikle ödenmesini üstlenmektedir. Diğer bir anlatımla, devlet, kamu görevlisinin ölmesi halinde mirasçılarına, yaralanması durumunda ise, yaralanma derecesine göre kendisine nakdi tazminat adı altında yine yasada öngörülen ölçü ve miktarlarda ödemede bulunmayı yükümlenmiştir. Bunun amacı zarar gören kamu görevlisinin öncelikle ve ivedilikle korunmasıdır. Buradaki devletin sorumluluğu, yasadan doğan ve zaman itibariyle öncelik taşıyan bir sorumluluktur. Bu bağlamda devlet öncelikle ve ivedilikle yaptığı ödeme ile ilgili olarak, zararlandırıcı eylemin meydana gelmesinde sorumluluğu bulunup-bulunmadığını gözetmeden, daha sonra değerlendirme yapılmak ve sorumluluğun kapsamını ve failin kimler olduğunu belirlemek üzere bir bakıma zarar verenin yükümlülüklerini yerine getirmektedir. İşte devlet zarar verenin yükümlülüğü oranında onun yerine geçmek suretiyle ödeme nedeniyle ona dönme hakkını elde edebilmektedir.Öte yandan, BK.’nun 51. maddesinde, zincirleme sorumluluk halleri yer almış ve sorumlu olanlardan tamamının ayrı ayrı hukuki nedenlerden dolayı da olsa zincirleme sorumlu olacakları düzenleme altına alınmıştır. Maddenin şu düzenleniş biçimi itibariyle somut olaya uygulandığında, davacı idarenin meydana gelen zarardan Yasa gereğince, zarar verenin de haksız eylem nedeniyle sorumlu oldukları kabul edilmesi gerekir. İşte devlet, bu yasal sorumluluğu nedeniyle başkaca kimlerin sorumlu olduğunu bu bağlamda zarar vereni belirleme yoluna gitmeden öncelik ve ivedilikle yasadan doğan yükümlülüğünü yerine getirmektedir. Devletin yasadan doğan bu yükümlülüğü sonucu yaptığı ödemenin bir bağış ve atıfet olmadığı işin kapsam ve niteliğinden anlaşılmaktadır. Aksi halde zarar veren 2330 sayılı Yasa kapsamı içinde yer alan bir görevliye karşı verdiği zarardan sorumlu tutulmamış olacaktır. Böyle bir sonucun hukuken uygun görülemeyeceği açıktır. Şu durumda, devletin yaptığı ödemede, zarar verene, kusuru oranında rücu etme hakkının var olduğunun kabulü sorumluluk hukukunun genel bir kuralıdır. Dairemizin ve Hukuk Genel Kurulu'nun müstekar içtihatları da bu yöndedir.Mahkemece, işin esasının incelenmesi gerekirken, yanılgılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş bulunması, bozmayı gerektirmiştir.2- Davalı cevap dilekçesinde dava dışı polis memuru tarafından kendisi aleyhine tazminat davası açıldığını bildirmiştir. 2330 sayılı yasanın 6. maddesinde yer alan yapılan ödemelerin maddi ve manevi zararların karşılığı olduğuna ilişkin düzenleme de dikkate alınarak, aynı olaya istinaden dava dışı polis memuru tarafından açıldığı bildirilen tazminat dava dosyası incelenmeli ve sonucuna göre rücunun kapsamı belirlenmelidir. Bu yönün gözetilmemiş olması da bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın, yukarıda (1) ve (2) numaralı gösterilen nedenlerle BOZULMASINA 29/09/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.