Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12404 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 7979 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve diğerleri aleyhine 07/01/2008 gününde verilen dilekçe ile maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; ... ve ... aleyhine açılan davanın görev yönünden reddine, diğer davalılar hakkındaki davanın kısmen kabulüne dair verilen 29/09/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ve davalılar ... ile ...ve Tic. A.Ş. vekilleri tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, haksız eylem nedeni ile maddi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, ... ve ... aleyhine açılan davanın görev yönünden reddine, diğer davalılar hakkındaki davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalılar ... ve ...ve Tic. A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir. Yanlar arasındaki yapılan yargılamanın son oturumunda hüküm olarak; "... ve San. ve Tic. A.Ş. ve ... aleyhine açılan davanın kısmen kabulü ile, 34.073,41 TL 'nin dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalılardan ... ve San. ve Tic. A.Ş.' den alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine," şeklinde karar verilmişken, daha sonra yazılan gerekçeli kararda; ''...Ayrıca kısa kararın 1. Bendinde cümle başında ... ve San. ve Tic. A.Ş. ve ... aleyhine açılan davanın kısmen kabulüne karar verildiği, ancak cümlenin sonunda sadece ... ve San. ve Tic. A.Ş.' nin sorumlu olması şeklinde cümle düşüklüğü bu şekilde düzeltilmiş olup, aşağıda belirtildiği üzere karar verilmiştir.'' denilmiş ve böylece kısa kararla gerekçeli karar arasında açık bir çelişki ortaya çıkmıştır. HMK'nın 297/2 maddesi uyarınca; hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden herbiri hakkında verilen hükümde, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Bu yön kamu düzenine ilişkindir.Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 10/04/1992 gün ve 7/4 sayılı kararı ile; kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki bulunması halinin bozma nedeni oluşturacağı ve bozmadan sonra mahkemenin önceki kısa kararla bağlı olmaksızın çelişkiyi giderme koşuluyla vicdani kanaatine göre karar verebileceği belirtilmiştir.Mahkemece, yukarıda gösterilen kurallar gözetilmeksizin infazda tereddüt oluşturacak şekilde hüküm tesis edilmesi usul ve yasaya uygun düşmediğinden karar bu nedenle bozulmalıdır. O halde, mahkemece yapılacak iş; önceki kısa kararla bağlı olmaksızın; kısa karara uygun olarak gerekçesini yeniden düzenlemek veya gerekçeye uygun nitelikte yeni bir kısa karar oluşturmak ve bu şekilde kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişkiyi gidermektir. Mahkemece kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişkinin giderilmesi için kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına ve temyiz eden taraflardan peşin alınan harçların istekleri halinde geri verilmesine 21/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.