Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12398 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 16265 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Araç Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 20/03/2013NUMARASI : 2011/134-2013/40Davacı Y.. A.. adına vesayeten vasi B.. G.. vekili Avukat F.. Ş.. tarafından, davalı U.. A.. aleyhine 13/07/2011 gününde verilen dilekçe ile alacak istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 20/03/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, hile ile elden çıktığı iddia edilen paranın tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.Davacı vasisi, davacının 2003 yılından beri Alzheimer hastası olduğunu, akli melekelerini kullanamayacak ve yaptığı hukuki işlemlerin sonuçlarını idrak edemeyecek durumda olduğunu, yeğeni olan davalının ise bu durumu biliyor olmasına rağmen kendisini bir şekilde ikna ederek önce sahibi olduğu evi tapudan devir aldığını, bu konuda dava açılarak evin tapu kaydının davalıdan geri alındığını, tapu iptal davasının açıldığını öğrenen davalının davacının hastalığından faydalanarak davacının bankadaki toplam 45.000 TL tutarındaki parasını dekontları davacıya imzalatıp çektirdikten sonra davacıdan aldığını ileri sürerek, hukuki ehliyete sahip olmayan davacıdan kandırılarak alınan paranın yasal faiziyle tahsilini istemiştir.Davalı, davacının 2003 yılından beri Alzheimer hastası olduğu iddiasının doğru olmadığını, davacı ile aralarında ölünceye kadar bakma akdi yaptıklarını ancak kolaylık olması bakımından taşınmazı tapuda devir ettiklerini, daha sonra dava açılınca davacının daha fazla üzülmemesi için davayı kabul ettiğini, bankadan çekilen paraları aldığına dair bir delil bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, dava konusu paraların davalı tarafça alındığının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Davacı, bankadaki paralarının davalı tarafından hile ile alındığını ileri sürmüştür. 6100 sayılı HMK' nın 203/ç ( HMUK m. 293/5 ) maddesi gereği hukuki işlemlerde irade bozukluğu iddiaları tanıkla ispatlanabilmektedir. Mahkemece bu kural uygulanmış ve tarafların tanıkları dinlenmiştir. Dosyada mevcut 15/04/2011 tarihli sağlık kurulu raporu ile davacıya vasi atanması gerektiği ve davacının hukuki ehliyete haiz olmadığı bildirilmiştir. Dinlenen davacı tanıklarının beyanları ile dosyadaki belgelerden; davacıya ait olan bankadaki paranın 5.000 TL 'lik kısmının 21/03/2011 tarihinde bizzat davacı tarafından çekildiği, 40.000 TL' lik kısmın ise; 22/03/2011 tarihinde davacı ile davalının bulunduğu aracın içinde davacıya teslim edildiği, banka görevlilerince dekontun araç içerisinde davacıya imzalatıldığı, olayı öğrenen davacı ve yakınlarının Cumhuriyet Başsavcılığı' na gitmeleri üzerine, orada yapılan görüşmede davalının paranın kendisinde olduğunu kabul ettiği, davacının da burada davalıdan parasını istediği ancak sonrasında davalının parayı iade etmeye yanaşmadığı anlaşılmaktadır. Davalı tarafından paranın başka bir hukuki sebeple alındığı da ileri sürülmediğine göre, davacıya ait paranın davalı tarafından davacının iradesinin fesada uğratılmak suretiyle alındığının kabulü gerekir. Mahkemece açıklanan olgular gözetilerek davanın kabulüne karar vermek gerekirken reddi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 25/09/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.