Davacılar Gülsen ve diğerleri vekili Avukat Ali tarafından, davalılar Milli Savunma Bakanlığı ve Ethem aleyhine 28.3.1997 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine bozma sonrası yapılan yargılama sonunda; Mahkemece davalı Ethem hakkındaki önceki karar kesinleştiğinden bu davalı yönünden karar verilmesine yer olmadığına, öteki davalı hakkındaki davanın kısmen kabulüne dair verilen i.4.2003 günlü kararın Yargıtay'da duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili, duruşmasız olarak incelenmesi de davalı bakanlık vekili taraflarından süresi içinde istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.2- Tarafların öteki temyiz itirazlarına gelince;Dava, haksız eylem nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Yerel mahkemece davalı Ethem hakkındaki önceki karar kesinleştiğinden onun hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davalı Milli Savunma Bakanlığı hakkındaki davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm davacılar ve davalı bakanlık tarafından temyiz edilmiştir.Dairemiz bozma kararından sonra davacılar vekili tarafından mahkemeye -ıslah adı altında verilen 24.2:2003 havale tarihli dilekçe ile bilirkişi raporunda belirlenen ve dava dilekçesinde istenen maddi tazminattan fazla olan zararın kalan kısmı istenmiştir. Yerel mahkemece bozma sonrasında ıslah yapılmasının usulen mümkün olmadığından davacıların ıslahının dikkate alınmadığı gerekçede belirtilmiştir. Islah adı verilen dilekçenin kapsamı itibariyle geri kalan zararın ödetilmesi istemini içermesi ve istek miktarı üzerinden harç yatırılmış olması nedeniyle bu talep yeni bir dava niteliğindedir. Davacılar böyle bir dilekçe vermek yerine ayrı bir dava açmak suretiyle eldeki dava ile birleştirme yoluna gidebilirlerdi. Bu nedenle, somut olaydaki işlemi, HUMK.nun ıslahla ilgili hükümlerinde düzenleme altına alınmış olan işlemlerle bir benzerliği bulunmamaktadır. Örneğin, iddia ve savunmanın genişletilmesi, başkaca bir usul işleminin değiştirilmesi niteliğini taşımamaktadır. Davacılar tarafından, bu dilekçenin "ıslah" olarak isimlendirilmesi, yasanın öngördüğü anlam ve kapsamda dilekçeyi ıslah olarak kabul etmek sonucunu doğurmaz. Bu bakımdan mahkemece bu dilekçede belirtilen istem kaleminin de incelenmesi ve bu hususta bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile bu konuda hüküm kurulmamış olması bozmayı gerektirmiştir.Sonuç : Temyiz olunan kararın yukarıda (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle taraflar yararına (BOZULMASINA), tarafların öteki temyiz itirazlarının (1) nolu bentte gösterilen nedenlerle reddine ve temyiz eden davalı Bakanlık vekili için takdir olunan 275.000.000 lira duruşma avukatlık ücretinin davacılara yükletilmesine ve davacılardan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 28.10.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.