MAHKEMESİ : Bakırköy 5. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 04/06/2013NUMARASI : 2010/492-2013/292Davacı H.. U.. vekili Avukat M.. A.. Gayretli tarafından, davalılar F.. A.. vdl aleyhine 10/11/2010 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 04/06/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, basın yolu ile kişilik haklarına saldırı nedeni ile manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, Z...Gazetesi'nin 02/05/2010 tarihli sayısında kendisi hakkında ''Sahte Belgeyle Sevk Oyunu'' başlıklı asılsız bir haber yapıldığını, haberin içeriğinde ise; Silivri Devlet Hastanesi'ne gönderilip burada tedavi olmayı kabul etmemesi üzerine üst basamak bir hastaneye sevk olabilmek için Adalet Bakanlığı Müsteşarlığı'na ait olduğu öne sürülen bir yazının doktorlara gösterildiğinin, kendisini asker olarak tanıtan bazı kişilerin doktorlardan ısrarla bu sevkin gerçekleşmesini istediklerinin, doktorların ise belgeyi ve sevki talep edenlerin isimlerini tutanağa geçirmek istemeleri üzerine şahısların ortadan kaybolduğunun belirtildiğini, söz konusu haberin en ufak bir gerçeklik payı olmadığını, haberin amacının hakkında açılan Ergenekon davasının seyrini aleyhine etkilemek ve kendisini küçük düşürmek, siyasi haysiyetine leke sürmek olduğunu ileri sürerek tazminat talep etmiştir.Davalılar ise, haberin görünür gerçeğe uygun olduğunu, davacının Ergenekon olarak bilinenen ve toplumca yakından takip edilen davanın sanıklarından olduğunu, bu davanın bazı sanıklarının hastaneye sevk edilmek isteklerinin de yakından ve ilgiyle izlendiğini, haberin hukuka uygun olduğunu, manevi tazminatın şartlarının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, dava konusu haber ile sahteliği hakkında bir delil bulunmayan belgenin sahteliğinden bahsedilerek önyargılı bir anlayışla haber yapıldığı, haberin görünür gerçeklikle ilgisinin bulunmadığı ve davacının kişilik haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.Basın özgürlüğü, Anayasa'nın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Yasası'nın 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır.Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir. Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasanın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanunu'nun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.Somut olayda; haberin yayımlandığı tarihte bir ceza davasında tutuklu olarak yargılanan davacının Silivri Devlet Hastanesi dışındaki bir hastaneye sevk istediği, bunun için de kendini asker olarak tanıtan kişilerce Adalet Bakanlığı Müsteşarlığı'na ait bir belgenin gösterildiği belirtilmiştir. Söz konusu belge, davacı tarafından T.B.M.M İnsan Hakları Komisyonu Başkanlığı'na yazılan bir dilekçeye Adalet Bakanlığı tarafından verilmiş cevabi yazı niteliğindedir. Söz konusu belgenin cezaevi personeli tarafından ilgililere gösterildiği ve davacının 3. basamak bir hastaneye sevkinin istendiği fakat ilgililer tarafından sevk işlemi yapılmayınca davacının da tedaviyi kabul etmeme hakkını kullandığı bizzat davacı tarafça da beyan edilmektedir.Bu açıklamalar ışığında söz konusu haber bir bütün olarak incelendiğinde; haberde yer verilen hususların genellikle görünür gerçeğe uygun olduğu, diğer hususların ayrıntıya ilişkin olup, bu haliyle eleştiri niteliği taşıdığı görülmektedir. Basının bir haberi verirken ilgi çekici ifadeler kullanması ise; bir gazetecilik tekniği olarak değerlendirilmelidir. Şu durumda; dava konusu haberin basın özgürlüğü kapsamında kalıp, davacının kişilik haklarına saldırı oluşturmadığı sonucuna varılmaktadır. Mahkemece açıklanan olgular gözetilerek istemin tümden reddi gerekirken, kısmen kabulü doğru görülmemiş ve bu yön bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalıların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 25/09/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.