Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 1230 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 2435 - Esas Yıl 2015
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı ... tarafından, davalı ... aleyhine 03/04/2013 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 31/10/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili ve davacı tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.2- Davacının diğer temyiz itirazlarına gelince;Dava, haksız fiilden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.Davacı, davalının tedbirsizlik ve dikkatsizlik sebebiyle kolundan yaralanmasına sebep olduğunu belirterek, uğradığı maddi ve manevi zararların giderilmesini istemiştir.Davalı, yaralanmanın mahiyeti itibariyle davacının çalışmasına engel olmadığını, istenen tazminat miktarının fahiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.Yerel mahkemece, davacının gelir kaybına uğrayacak derecede yaralanmadığından maddi tazminat talebinin reddine; haksız fiilin taksirli eyleme dayanması, yaralanmanın mahiyeti itibariyle manevi zararın düşük oluşu, manevi tazminatın zarar gören açısından zenginleşme aracı olmaması gerektiği göz önüne alınarak davacı yararına 500,00 TL manevi tazminat ödetilmesine karar verilmiştir.818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 47. (6098 sayılı TBK’nın 56.) maddesi gereğince yargıcın, özel durumları göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Takdir edilecek bu tutar, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 gün ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel durum ve koşullar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden yargıç, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde nesnel (objektif) ölçülere göre uygun (isabetli) bir biçimde göstermelidir.Somut olaya gelince; dava konusu olayın tarihi, gelişim süreci, yaralanmanın niteliği, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile yukarıda belirtilen ilkeler dikkate alındığında davacı yararına takdir edilen manevi tazminat tutarı azdır. Yerel mahkemece daha üst düzeyde manevi tazminat takdir edilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda (2) numaralı bentte gösterilen nedenle davacı yararına BOZULMASINA; davalının tüm, davacının diğer temyiz itirazlarının ilk bentteki sebeplerle reddine ve davacıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 28/01/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.